26 Mayıs 2018 Cumartesi

Red Storm (Kitap 1) 5.Bölüm 9.Kısım Belaya Hazırlan

{Çevirmen:Votin}
{Düzenleyici:GeceSair}


“Bu adaya Kaos deniyor. Burası Kaos patriğinin yaşadığı yer. Onlar büyü kulesinin düşmanları. Onlar insan dünyasının insanların gücüyle inşaa edildiğine ve her şeyi gerçekleştirmek için tek ihtiyacın olanın insan gücü olduğuna inanıyorlar. Dinsiz olmasalar da, düzenin ve tanrının, tüm bunların insanlar tarafından yaratıldığına inanıyorlar. Tam olarak da hatalı değiller.”

“Bunun ana fikrini anladım. O zaman Mai-nim, sen bu iki taraftan birinde olmalısın.”

Yulian’ın sorusuna karşı, Mai bunu Yulian’la paylaşıp paylaşmayacağı bilmiyordu ve yüzünde endişeli bir ifade vardı.

“Doğrusu, ikisini de sevmiyorum. Ancak, kendi isteğimle buradayım. Burada yaptığım şey gücü kullanılmaması için bir şeyi mühürlemek. Sanırım bu senin için biraz karmaşık bir açıklamaydı. Eğer bunun hakkında dikkatlice düşünecek olursan, ne demek istediğimi anlarsın.”

Yulian başını sallamadan önce bir süre düşündü.

“Tamamdır, bu burada ne yaptığımı açıklar, ve senin yapabileceğin şey ise, kaos için kendini hazırlaman. Çöl dünyadaki en tehlikeli yer olmakla sonuçlanabilir.”

“Ne demek istiyorsun?”

“Artık bunu kendi başıma mühürleyemiyorum. Yapabildiğim bunu uzata bildiğim kadar geciktirmek, ancak doğanın düzeniyle olan şeyleri yalnızca insan gücüyle önleyemezsin.”

Mai çölün ortasından çizgiler çizmeye başladı.

“Dünyanın kaosu için hazırlan. Bu bir savaş olabilir yada canavarların kıta boyunca yayılması da. Ne tür bir kargaşa meydana geleceğini bilmiyorum. Eğer bu canavarların miktarının büyük ölçüde artmasıyla sonuçlanırsa, merkez noktası bu çöldür. Bunun nedeni şeytanın musibetinin (kötülüğünün) tam burada mühürlenmiş olması.”

Yulian gözlerini fal taşı gibi açtı.

“Şimdikinden daha mı çok canavarlar olacak.”

“Canavarlar sonsuzca yeniden doğmaya devam edecek. Dünyaya insanların hükmettiği zaman tükendi. Bunu söylemekten ziyade, daha çok onların yeni bir tür insan olarak arındırılıp, yeniden doğacaklarını söylemek daha doğru olur. Her şekilde, eğer bir çöl savaşçısı isen, kaosa hazır ol. İnsanların kaderlerini değiştirebildiğine inanıyorum. Bana yardım edecek olan, fazladan bir kişinin bile olsa kaosa hazırlanmasıdır.”

Mai’nin akıl almaz sözlerinden sonra Yulian akıl sır erdiremedi. Bu sanki Mai ona şaka yapıyormuş yada ona eski bir efsane anlatıyormuş gibiydi.

“Sözlerimi şaka olarak algılama; umarım düzgünce hazırlanırsın.”

Mai bunu sanki Yulian’ın ne düşündüğünü söyleyebiliyor gibi, Yulian’ın aklına kazımak için dedi.
Yulian başını sallayıp cevap verdi.

“Aklım birden bire böylesi akıl almaz bir hikaye duyduktan sonra her yerde. Ancak, hazırlıklı olmamak için bir sebep yok. Canavarların çölden yayılacağını mı söylemiştin?”

“Delik burada olduğu sürece. Uzun zaman önce, bu şeyi mühürlemek için canlarını feda eden insanlar vardı, ve şimdi ise bunu tek mühürleyen benim. Sanırım canavarlar yine de çoğunlukla bu civarlarda kalır.”

Mai’yi dinledikten sonra, Yulian canavarların neden canavarlar çölünde kalıp oradan ayrılmadığını anladı. Önündeki adam bunu bu şekilde tutmakla mükellefti.

“Çölün hazırlanmak için ne kadar vakti var?”

Mai cevap vermeden önce başını eğdi.

“Tam vaktinden emin değilim. Tek söyleyebileceğim mührün benim üstesinden gelebilmem için fazla güçlü olmaya başladığı. Bu kadar ciddi bir ifade takınma dünya hemencecik sona ermeyecek, ancak sadece hazırlanmaya başla.”

“Hmm... dünyanın gerçeği hakkında çok büyük ve önemli bir şey öğrenmişim gibi hissediyorum.”

“Eğer benim gibi burada dönen her şeyi bulursan, kafanı parçalayacakmış gibi hissettirir. Her şeyi basitçe sonuçlandırmak daha iyi. Savaşın yada canavarların çölü ne zaman terk edeceğini bilmediğinizden savunmalarınızı hazırlayın. Gördün mü, ne kadar basit? Değil mi?”

Yulian Mai’nin sözlerini başıyla onayladı. Her şekilde, eğer hayalini gerçekleştirirse, çok büyük bir sorun olmazdı.

“Anladım.”

“Sana bakmak beni mutlu hissettiriyor. Finn’e bakmak beni mutlu ediyor; aynı şekilde sana da.”

“Finn de kim?”

“Rojini Krallığının veliaht prensi.”

“Ne?”

Yulian’ın ağzı şaşkınlıkla açok kaldı.

“Onu tanıyor musun?”

“Bu o kadar da şaşırtıcı değil. Daha şaşırtıcı olan gerçek bu dar alanda, senin, çöl krallığının prensi, ve benim, hala dünyada saygı duyulan birinin, düşük seviye canavarları anında kesebilecek bir kılıç ustasıyla olması.”

“Hala.....”

“Sen benim hikayemi dinlemekle sonuçlanmış biri oldun. Kendimizi özel insanlar olarak çağırabiliriz. Eğer neler döndüğünü biraz daha öğrenirsen, senin diğer özel insanlarla olan dayanışman artacaktır. Bu yüzden hayatta kalmak için beraber çalışmalıyız. Çölün kraliyetinden biri olduğundan, sana ufak bir hediye vereceğim. Eğer seni kıtaya bağlayacak bir bağa ihtiyaç duyarsan, adımı ver. Doğu veya Bayı kıtası fark etmeksizin, eğer adımı söylersen, ürkecek bazı krallar olacaktır. Tabii ki, asla burada olduğumu söylememelisin.”

Mai’nin tüm dünya haritasını kafasından çizmesini izlemek ve adının kıtadaki güçleri şaşırtabileceği hakkında konuşmasından, Yulian her tamamen yalan söylediğini düşünmesini engelleyemedi.

Yalan olması için, Mai’nin sesi çok sıradandı ve ve kesinmiş gibi konuşuyordu. Ancak gerçek demek için, çok zorlama bir durum değil miydi?

Mai konuşmadan önce Yulian’ın haline bakarak kahkaha attı.

“Bu tip gözlere sahip olma( şüpheci bakma gibi); sadece bunu kıtanın her hangi bir güçlü ailesine söyle. Onlara tüm söylemen gereken Mai Dreeno ve Luff Mickop selamlarını gönderdi.”

“Anladım.”

Mai Yulian’ın cevabına başını sallayarak tekrar konuştu.

“Sanırım kısa tutacağım dedikten sonra fazla uzun konuştum.”

“Bu duymam gereken önemli bir şey.”

“Eğer seni bulmak zorunda olmazsam en iyisi olur, ancak eğer mühür kırılırsa, seni çölde ziyarete geleceğim. Eğer Luff ayrıldığını bilirse, seni kalman için tutabilir, bu yüzden o uyurken ayrıl.”

“Ama en azından Hoşça kal demeliyim....”

Yulian ona çok fazla ip ucu vermiş olan Luff’u görmek istedi, son bir kez, ama Mai onu öyle yapmaktan alı koydu.

“Veda etmen ayrılmanı zorlaştıracaktır. Kimse Luff’un gücüyle baş edemez, ve büyülü halka oluşturmamın ne kadar süreceğini bildiğini ve nasıl yapıldığını bildiğinden, kesinlikle buna engel olacaktır.”

“Sanırım başka çarem yok. Eğer hayalimi gerçekleştirmeden ve tüm savunmaları hazırlamadan önce gelmezsen, tekrar geleceğim.”

“Yapman gerekeni yap. O zaman çizmeye başlıyorum.”

Yulian başıyla onaylayınca Mai Yulian’ın ışınlanması için, büyülü bir halka çizmeye başlayıp üzerine biraz büyülü toz attı.

“Ha? Ne yapıyorsun?”

Luff uzaktan Yulia’ın etrafında büyüyen ışık sütunlarını gördü, ve oraya götmeye başladı, eğlenceli oyun arkadaşının gitmekte olduğunu fark etti.

“Gitme!”

“Sonra görüşürüz, Luff-nim!”

“Gitme! Gitme!”

Luff Yulian’la derinden bir bağ kurmuş gibi görünüyordu ve Yulian’a gitmemesi için feryat etmeye davam etti. Bu Yulian’ı üzmüştü. Eğer ayrılacaksa, beraber ayrılmak istiyordu.”

“Bak, bak. Demiştim eğer haberi olursa gitmene izin vermez diye. Daha sonra Luff’la oynamak için seni ziyaret edeceğim, o yüzden sıkı çalış.”

Yulian gözlerini Luff’un üzerinden alamıyordu, ama başıyla Maiy’e işaret verdi.

“Işınlan.”

Mai’nin yaratımı sona erip büyülü sözleri söyledikten sonra, Yulian önündeki görüntünün bir anda değiştiğini fark etti.

Sıcak güneş. Sap sarı kumdan bir dünya. Bu çöldü.

------------------------------------------
--Gelecek bölüm: “Komplo”--

--Lütfen ondan kurtulun--
------------------------------------------