13 Mart 2018 Salı

LOGİO-4 9.BÖLÜM:ÖLÜMÜN FATİHİ(2)


Lio, kulaklarına gelen ses ile birlikte gözlerini fal taşı edası ile açarken kendi etrafında pervane edası ile dönmeye başlamıştı.
"Lio... Bana gel Lio... Sesime gel..."
Adını söyleyen ses ile birlikte Lio, etrafına bakarken gözleri önüne gelen silüet ile o tarafa doğru bakarken durdu.
"Lio... Bana gel Lio... Sesime gel..."
Lio, onu çağıran silüete doğru yavaşça ilerlemeye başladı. Birkaç saniye sonra attığı yavaş ve ağır adımlarını terk ederek koşmaya başladı.
Saniyeler dakikaları kovalarken dakikalar saatleri kovalamıştı; saatlerde günleri... Lio, tek bir saniye durmadan sürekli koşmuştu. Ne zaman silüete yaklaşsa sanki geri itiliyor gibi aynı yerden koşmaya devam ediyordu.
Günler boyu güneş ve ay birbirini kovalayarak günler geçerken; Lio, koşmaya devam etti, hiç durmadan.. Sadece koşuyordu.
Aradan geçen onlarca zaman sonra Lio, sonunda hedefine ulaşmıştı. Şuan karşısında olan kadın beline kadar uzanan siyah saçlara sahipti; yüzü hakkında sırtı ona dönük olduğu için bir şey söyleyemeyen Lio, yutkunduktan sonra bir elini kadının omzuna koyduğun da kadın Lio'ya dönmüştü.
Döndüğü gibi de kadının yerinde mor renkte dudaklara, sarı göz aklarına ve kırmızı göz bebeklerine sahip siyah, diken gibi saçları olan, adeta kanı çekilmişcesine beyaz bir tene sahip olan, sol kulağında ucunda demir bir kalp olan, zincirli bir küpe ve boynunun açık kısmının sonlarını; giydiği siyah elbiseye adeta zincirleyen demir parçalar vardı.
Yüzünde ki şeytani sırıtış büyüyerek beyaz ve sivri dişleri göz önüne serildiğinde Lio'nun karşısında ki üç metrelik boya sahip olan kambur bir şekilde duran yaratık konuştu:
"Uzun zaman oldu Dünyalar Fatihi... "
Yaratığın konuşmasından heyecanlı olduğu anlaşılırken Lio, tam konuşmak için ağzını açtığında:
"Gerçekten öyle, Ölümün Fatihi. "
Ace'in sesini duyan Lio, ağzını kapattığın da göz ucu ile sağına baktı.Sağında ki gölgesi dikleşerek bir insan silüeti aldığın da:mor gözler siyah bir vücuda sahip olan insanın başında ki yerini almıştı.
"RUHUNU BANA VER!"
Ölümün Fatihi ,bir anda bir canavar edası ile kükredikten sonra sırtında çıkan iki devasa siyah kanat ile birlikte Ace'e saldırdığın da Ace'in etrafında anlık olarak ortaya çıkan kalkandan sekerek yere inmişti.
"Üzgünüm Ryuk, ne yazık ki ruhum lanetli ruhlar arasında. Bizi biliyorsun; ruhlarımız Ölümün Fatihin'den uzak tutuluyor. Üzgünüm dostum. "
Ace ne kadar üzgün olduğunu söylese de, yüzünde ortaya çıkan beyaz dişlerinin sergilediği tehlikeli gülümseme ile bundan keyif aldığını bağırıyordu.
"Yalancı yalancı seni gidi yalancı, HKAHKAHKAHKAHKA... "
Ryuk'un tuhaf ve çılgın kahkası ile birlikte Lio, şaşkınlığını arttırırken Ace tepkisizce Ryuk'un susmasını beklemeye başladı. Birkaç saniye sonra Ryuk kahkahasını kestiğin de Ace'in sesi tekrar etrafta yankılanmaya başladı.
"Ryuk, bir ruhu geri getirmeni istiyorum dostum. "
Ace'in dedikleri ile birlikte Ryuk, yüzünde daha da büyüyen sırıtışı ile birlikte başını sola yatırarak Ace'e bakmaya başladı.
"Neden gücümün kaynaklarından birini geri getireyim? "
Ryuk'un sorusunda öfke hissediliyor olsa bile Ryuk'un yüzünde ki sırıtış kendini bozmamıştı Ryuk'un sorduğu soru ile sırıtışı büyüyen Ace, hafifçe kıkırdadıktan sonra konuştu.
"Güzel bir anlaşmaya kimse hayır demez..."
Ace'in konuşması ile Ryuk, olduğu yere bağdaş kurarak oturduğun da elini sallayarak Ace'e "devam et" dercesine bakmaya başladı.
"Ben Dünyalar Fatihiyim, Fatihler'in kurallarına göre; bir Fatih'in öldürdüğü ruh o Fatih'in ruhu tarafından çekilir ve gücü artar.
Ölümün Fatih'i bile bu kurala bir engel uyduramaz, ama her gün Fatihler tarafından haricinde değişik şekillerde ölen binlerce hatta milyonlarca kişi ölüyor.
Bu şekilde gücüne güç katılıyor, ancak bir Fatih tarafından öldürülmek ve hayatının sonuna gelerek ölmek arasında fark var.
Kendileri ölen kişiler, çok zayıflar. Ancak; Fatihler tarafından öldürülenler, Fatihler'in güçlerinin ufak da olsa bir parçasına sahip oluyorlar.
Anlaşmam da bu. Eğer sen o ruhu verirsen gelecek Dünyalar Fatihi'nin öldüreceği her on ruhun altısı sana gelecek.
Fatihler'in öldürdüğü kişilerin ruhları kendi özel evrenlerinde hapis olsa bile henüz Fatih olmayan biri ile ama kaderinde yeni Dünyalar Fatih'i olmak var.
Anlaşma yapman; Fatih kurallarına göre herhangi bir sakınca barındırmıyor ve eğer bu anlaşmayı yaparsan ileride belki de diğer Fatihler'in ruhları senin bölgene çekilir. Böyle bir şansında var, sonuçta; her on ruhtan altısı oldukça heyecan verici bir rakam, ne dersin? "
"HKAHKAHKAHKAHKAHKAH... GERÇEKTEN EĞLENCELİ, GERÇEKTEN EĞLENCELİ, HKAHKAHKAHKA.. PEKALA ACE, ANLAŞMAYI KABUL EDİYORUM. İstediğiniz ruhun adı ve öldüğü gezegen ne? "
Ryuk'un delilerce kahkaha atmasının ardından oldukça heyecanlı bir şekilde konuşması ile Ace sırıtırken Lio da Olivia'yı geri alma ümidi ile yüzüne bir tebessüm yerleştirmişti.
"Olivia L. NOS, Falcworld gezegeni, yedinci seviye, düşük bir gezegen. "
Ace'in konuşmasının bitmesi ile birlikte Ryuk elini salladığın da yerden yükselen beyaz dumanlar ile birlikte Ryuk, konuşmaya başladı.
"Olivia L. Nos... Bir L. kan taşıyıcısı demek... bu kadını istemeni anlıyorum... dişi bir L. bulmak çok ama çok zordur. "
Ryuk'un sesinde ki hınzırlık ile ne ima ettiğini anlayan ikiliden Lio, karşısında ki kişinin karısı hakkında öyle şeyler düşünmesi ile öfkelenmişti.
"SEN NE DEDİN? "
Dişlerini adeta kırarcasına sıkan Lio'nun öfkesi adeta vücut bulmuşcasına aurası sayesinde etrafa saçılıyordu.
Aurasında ki öldürme arzusu eski gezegeni olan Falcworld'de bütün dünyayı saniyeler içerisinde ele geçirmek için yeterli olsa da...
"HKAHKAHKAHKAHKA BU VELET KENDİNİ GÜÇLÜ SANIYOR, ACE. BUNA BİRAZ TERBİYE VEREYİM Mi, HKAHKAHKAHKA... "
Saniyeler içerisinde Lio'nun saldığı öldürme arzusunun milyonlarca kat güçlü bir şekilde üzerine düşmesi ile Lio, kendi aurasını geri çekerek kendi etrafında sardıktan sonra savunmak için aurasını belli bir düzeyde katılaştırmaya başlamıştı.
Yine de üzerinde ki auranın yanında kendi aurası; sanki bir bebeğin aurası gibi hiç bir etkiye sahip değildi.
Lio, dişlerini sıkmaya devam ederken üzerinde ki aura birden kalkmıştı. Üstünden kalkan ağır yük ile rahat bir nefes veren Lio, dizlerinde ki gücü kaybederek kendini yere bıraktığın da Ace konuşmaya başladı.
"Henüz daha çok toy ve genç ;yakında gerçek gücü öğrenecek ama ondan önce yapmamız gerekenleri yapacağız.
Lio dinle Olivia'yı diriltmek için Ryuk ile görüşmemizin sebebi; sadece senin kafanı daha önemli konulara odaklamanı sağlamak için bir önlem.
Olivia şuan umurumda bile değil zaten onu dirilttiğin de bir süre sonra onu Aiden'in yanına yollayacağız.
O orada yaşamına devam ederken, sen dünyaları feth etmeye devam edeceksin. Anlaşılmayan bir şey var mı? "
Ace'in konuşmasının bitmesi ile Lio, itiraz etmek için ağzını açsa da Ace'in haklı olduğunu fark ederek sessizliğe gömüldü.
Gideceği yol oldukça kanlı ve tehlikeli bir yoldu zaten, bir kere kaybettiği birisini tekrar kaybetmek istemezdi.
O yüzden en iyisi Ace'in dediği gibi olacaktı. Lio, başını onaylar manada salladıktan sonra başını kaldırarak Ryuk'a bakmak için hamle yaptığın da Ryuk, pençe benzeri tırnakları olan elini Lio'ya uzatmıştı. Elinin ortasında da mor bir küre vardı.
"Olivia'nın ruhu bu kürede genç Fatih, uygun bir beden bulduğun da onu öldür ve öldüğünden emin olduğun da küreyi bedenin ağzına koy.
Geri kalanı ruh kendi yapacak. Unutma bedende bir sakatlık olmamalı, aksi halde bedene yerleşen ruhta da bir sakatlık olur.
Eğer beden kolsuzsa kolsuz, dilsizse dilsiz olur ama vücudunda ki diğer yaralar iyileşir sana tavsiyem şu; bedenin sahibini nefessiz bırakarak öldür. Bu şekilde beden en az hasar ile kurtulur, ardından dediğim gibi küreyi bedenin ağzına koy.
Küre çatlayarak bedenin içine girecek ve ruh beden ile birleşecek. Hadi bakalım genç Fatih, kaderinde ki cesetler ile dolu yolunda iyi yolculuklar.
Lio, Ryuk'un dedikleri ile yutkunduktan sonra hızla Ryuk'un elinde ki küreyi alıp incelemeye başladı. Küre sıradan bir misket boyutunda, mor renkli ufak bir şeydi.
Lio, küreyi kaybetme riskini unutmak için küreyi hızla boyutsal yüzüğüne attığın da Ace, bir elini onun omzuna koyduktan sonra Ryuk'a baktı.
"Hoşçakal Ölümün Fatih'i, gerçekten eğlenceli şeyler olacak. "
dedikten sonra ikili karanlık ile kaplanarak ortadan kaybolduğun da ortamda sadece Ryuk'un dakikalarca attığı kahkahasının sesi duyulmaya başladı.
***
"AAAAAHHHH! "
Lio, bir anda gözlerini açtığın da acı ile bağırarak sağ elini kalbinin üzerine attığın da kalbinin orada hiç bir sorun bulamaması ile Ace, zihninden konuşmaya başladı.
"Merak etme, gideli senin için ne kadar geçti bilmesem de burada en fazla birkaç saniye oldu. Şimdi hiç birşey olmamış gibi yemeğe dön ve devam et. "
Ace'in konuşması ile Lio, hızla etrafına bakındığında çimenlerin üstünde hala yanan sigaranın son kısımlarını görünce ayağı ile ezerek söndürdü.
Lio, bir anda aklına dank eden şey ile boyutsal yüzüğünü kontrol etti. Boyutsal yüzüğün içinde ki küçük mor renkli küre ile sırıtan Lio, ağır adımlar ile masaya ilerlemeye başladı.
Yüzünde oluşan şeytani sırıtışı sıradan bir tebessüme çevirerek ilerleyen Lio, masaya geldiğin de Flan tekrar bir konuşma yapmak için ayağa kalkmıştı.