Ark'ın sesinin etrafta yankılanmasının ardından, Lio sağ elini yanına doğru uzatırken elinde şekillenen karanlık enerji hızla şekil alarak Kagemure'yi ortaya çıkarmıştı.
Lio, elinde ortaya çıkan tırpan ile birlikte hızla ileri atılarak tırpanını yukarıdan aşağı şekilde savurduğu vakit :
'Coting! '
İki metalin çatışması ile birlikte etrafta yankılanan ses eşliğin de Lio'nun elinde ki karanlık tırpan, cübbelinin elinde ki devasa ağır kılıç ile çarpışmıştı.
"Demek bir savaşçısınız elderim. "
"Elderler sadece büyücü olan kişiler değil, genç, ancak şüphesiz ki büyücülerin gücü savaşçılardan daha yüksek. "
Lio ve Elder, arasındaki kısa konuşmanın ardından ikili birbirlerini geriye iterek gardlarını aldıktan sonra beklemeye başladılar.
İki tarafta karşıdan gelecek bir saldırıyı bekliyor idi. Bu şekilde ilk açığı verecek idi Lio ağır adımlar ile bir daire şeklinde yan yana adım atarak ilerlemeye başladığın da elder de gardını koruyarak Lio'dan gelebilecek herhangi bir saldırı için Lio'nun karşısında onunla aynı şekilde ilerlemeye başladı.
Saniyeler dakikaları kovalarken ikili hiç ara vermeden birbirlerini izliyor ve rakipleri hakkında elde edebilecekleri her türlü bilgiyi dikkatle inceliyorlardı.
En sonunda ikilinin adımları durduğu vakit, ikili tekrar büyük bir hızla birbirlerine atıldığın da Lio, elinde ki tırpanı tekrar yukarıdan aşağı salladığında elder tekrar çift elle tutulan ağır kılıcını yan tutarak hançerin saldırısını engellemişti. İki silahın çarpışması ile iki silah da gösterişli bir şekilde parlasa da cübbelinin kaftanı hala yüzünü örtmeye devam ediyordu.
Elder hızla Lio'yu ittirerek geriye sıçradıktan sonra kılıcını havaya kaldırdığın da kılıcın üstünde adeta kazınmış gibi olan sözler belirmişti.
Tamamen taştan oluşmuş kılıcın sağlamlığı gözle görülürken, üzerinde ki yazıların da bir efsuncunun yaptığı efsunlar olduğu bariz idi.
Kılıcın tutma yeri ile metal kısmını ayıran yerde ki kullanılan malzemenin beyaz rengi ve verildiği şekli oldukça güzel bir hava yaratıyor idi.
"DAĞ KESEN! "
Elderin bağırışı ile birlikte kılıcın üstüne kazınmış olan efsun yazısı, mavi bir renk ile parlamaya başlamıştı. Mavi renk sadece iki saniye parladığın da elder kılıcını yatay bir şekilde savurmuştu.
Elderin kılıcını savuruşu ile birlikte taş kılıçtan yayılan mavi renkli bir enerji dalgası hızla Lio'ya doğru hareket ettiğin de Lio, saniyenin onda biri kadar bir süre de hemen karşısına gelen saldırıdan kaçınacak zamana sahip olamamıştı.
'BOOOOM! '
Ortaya çıkan devasa patlama eşliğin de ortam sessizliğe gömüldüğünde katılımcılar, şaşkın bir şekilde ringe bakıyorlardı.
"Seviyesini düşürse bile yine de kılıcında ki efsun sayesinde on sekizinci seviye bir güç kullandı..."
Toz bulutundan gelen ses ile birlikte etrafta birinin aldığı derin bir nefes sesi duyulmuştu.
"VİİİİUVVVVVV! "
Toz bulutunun ortasından gelen güçlü üfleme ile birlikte toz bulutu hızla dağılırken, sol elinde hançer tutan Lio ve elinde ki kılıcı çapraz bir şekilde tutarak ona bakan elder tekrar görünmüştü.
"Beni resmen öldürmek için saldırdı. Bu durum da bende saldırabilirim değil mi, saygı değer elderim? "
Lio, elinde ki hançeri büyük bir hızla çıkararak kendine gelen enerji dalgasının önüne koyduğu vakit, enerji dalgası Lio'nun olduğu ufak alanı görmezden gelerek Lio'nun arkasında kalan kısım hariç, duvarın iki tarafında da altı metre genişliğin de kesikler oluşturmuştu.
Lio, bakışlarını bir an bile Ark'ın gözlerinden kaçırmadan sorusunu sorduğu vakit, elder dişlerini sıkarak beklemeye başladı.
"Lio L. NOS, istediğini yapabilirsin ancak onu öldüremezsin. Sebebi; seviyesini seninle eşit tutacağı konusunda anlaşmış olması.
Ancak bir efsunlu ekipman kullanıcısının seviyesinin üç seviye üstü bir saldırı bile yapabilecek bir güce sahiptir.
Dövüş boyunca onun on beşinci seviyeyi geçememesi için auram ile üzerinde baskı kuruyorum, ancak on beşinci seviye biri ile eşit bir güce ve enerjiye sahip.
Kendi seviyesinde böyle bir saldırıyı onlarca kez yapabilecek olsa da on beşinci seviye de bu saldırıyı ancak iki defa yapabilir.
Ayrıca efsunlu nesne kullanamayacağı konuşunda bir kural olmadığı için onu öldürmene izin veremem, ancak seninde böyle bir silahın mevcut ise ona o silahın ile saldırabilirsin. "
Ark'ın uzun konuşmasının bitmesi ile birlikte; Lio kaşlarını çatsa da başını onaylar manada sallayarak bakışlarını tekrar önünde ki eldere çevirmişti.
"Madem silahların seviyeleri kendi seviyelerimiz ile sayılmıyor, o zaman sıra sizde MURE, TEETH ORTAYA ÇIKIN! "
Lio'nun aniden yükselen sesi ile birlikte katılımcıların bir çoğu şaşkın bir şekilde Lio'yu izlerken birkaç elder de katılımcılara eşlik ediyordu.
Lio'nun ellerinde ki silahlar tamamen karanlık ile kaplandıktan sonra parçalanarak ortadan kaybolduğu vakit, etrafa saçılan karanlık parçalar adeta bir vücuda bürünmeye başlamışlardı. Karanlık parçaların büyük bir kısmı bir ejderha şekli alırken, küçük bir kısmı da bir kurt şekli almıştı.
En sonunda karanlık parçalar hava da hareket etmeyi kestiği vakit, karanlık parçalar birleşerek tamamen iki farklı yaratığa dönüşmüştü.
Lio'nun sağ yanın da sanki karanlığın şekil almış hali olan bir ejderha varken, sol yanında da aynı gece gibi simsiyah bir kürke sahip bir kurt mevcuttu.
İki canlının da gözleri aynı Lio'nun gözleri gibi adeta yakut edası ile parlıyorlar idi. Lio, kan kırmızısı gözlerini elderin üstüne sabitleyerek sağ elini ileri uzattığı vakit kükredi.
"SALDIRIN! "
*
Arenanın ortasında ortaya çıkan iki yaratık ile birlikte arenada ki tüm elderler şaşkınlık ile arenaya bakmaya başlamışlardı.
"İki tane ruh ortağı var!"
"Üstelik biri asla boyun eğmeyen bir kurt iken diğeri asla kendinden aşağı bir varlığı dinlemeyen bir ejderha ruhu!"
"Bu çocuk, bu ruhları nasıl elde etti böyle?!"
Arenanın etrafında ki tüm elderler bir birleri ile bu çeşit sorular sorarken, arenanın en üstünde ki beş kişi sessizliklerini koruyarak gösteriyi izleseler de şaşkınlıkları bakışlarından bile belli idi .
"Beş yüz yıllık hayatım boyunca birçok ruh ortağı gördüm ,ancak hiç birinin gözleri kırmızı değil ,vücutları da böyle karanlık ile kaplı değildi"
Beş kişiden birisi konuştuğu vakit, diğer dördü bakışlarını o kişiye çevirmişlerdi. Konuşan elderin vücudu oldukça değişik idi, vücudu bir insandan çok uzaktı.
Vücudu tam anlamıyla şeytan gibi idi; oturduğu tahtın ellerini koyduğu kısımlarda ki adeta çığlık atarcasına duran kafalar ile birlikte elderin şeytani yüzünde ki dişleri de adeta ağzından taşarak fırlamış ve keskin beyaz dişleri ortaya çıkmıştı.
Elderin sırtında ki iki devasa ve yırtıklar ile dolu olan kanatların görkemli etkisi de herkes tarafından rahatça anlaşılıyor ve o kişinin daha güçlü biri olduğu belli oluyor idi.
"Temsilci Satan, efendim sizce bu ruhların gerçek gücü ne? "
Satan isimli temsilci, diğer temsilcilerden birinin konuşması ile birlikte bir elini çenesine koyarak düşünür bir şekilde beklemeye başladı.
"O Ejderhanın seviyesini belirleyebilecek kadar güçlü değilim, ancak ben bile en güçlü yedinci temsilci olarak sadece elli üçüncü seviyeyim. Temsilcilerin en güçlüsü olan Ang'ın bile o ejderhaya karşı şansı yok.
Hatta ejderha bir yana o kurt... Kurdun da seviyesi belli değil, bu durumda Ang bile bu ikisinin yanında oldukça düşük bir güçte olabilir.
Ancak Ark'a bakın..."
Satan isimli temsilci sözlerine ara verirken, bakışlarını bir alt katta ki diğer elderlerin katında bulunan Ark'a çevirdi.
"O'nun yüzünde ki o ifadeye bakın, oldukça sakin ve rahat. Elder Gao'nun gücünü bir çoğunuz bilir, enerji kontrolünde ondan iyi bir 'elder' neredeyse yok.
Ancak o bile bu iki yaratığın yaydığı aura ile birlikte kıpırdayamıyor iken, Ark'ın yüzünde hiçbir ifade yok .
Sanki bunları daha önceden biliyor gibi. "
Satan'ın sözlerinin bitmesi ile birlikte diğer temsilciler de başlarını Ark'a çevirdiklerinde, temsilcilerden biri elini kılıcına atarak konuştu.
"Sizce kıtayı tehdit edecek bir tehlike barındırıyor mu, efendim? "
"Otur yerine..."
Satan konuşurken aurasının bir kısmını temsilciye yönlendirerek, temsilciyi yere sabitlemişti. Temsilci dişlerini sıkarak beklerken, Satan özür dilercesine başını hafifçe öne eğerek birkaç saniye durduktan sonra başını kaldırdığın da konuşmaya devam etti.
"Ark'ın gücü tahminlerinizden öte, siz fark etmeseniz bile sadece bir saniye önce büyük bir büyü çemberi oluşturmuştu. Size soruyorum, oluşturduğu bu büyü çemberinin enerjisini aranızda hisseden kaç kişi var?
Kimse yok mu? Tabii olamaz, sonuçta o hepinizden daha tecrübeli ve güçlü bir temsilci, ne planlıyor bilmesem de onun daha önce kıtaya karşı kötü bir fikri yoktu ve olacağını sanmam da. "
Satan'ın kendinden emin konuşması ile birlikte temsilciler yerlerine otururken Satan'da bakışlarını Ark'dan ayırarak gösteriye çevirmişti.
*
"Hepsinin gözleri üstünüzde idi. "
Ark, arkasında konuşan kişi ile birlikte başını onaylar manada salladıktan sonra dikkatli bir şekilde dövüşü izlemeye devam etti.
"Demek Mure ile Teeth'i kullandı, oldukça eğlenceli bir dövüş olacak. Kurallara göre seviyeleri on beşinci seviye de sabit ancak kullandıkları ekipmanlar hakkında bir kural yok. "
Ark'ın konuşması ile birlikte zırhlar içerisinde ki Raw, bir adım ileri çıkarak konuşmaya başladı.
"Efendi Ark, Lio denen o katılımcının elinde ki ruh ortaklarını biliyormuydunuz? "
Raw'ın şaşkınlığı kelimeleri ile adeta can bulurken Ark, başını onaylar manada sallayarak uzun sakallarını eli ile karıştırmaya başladı.
"Eski bir efsanenin yedi silahından ikisi, o ruh ortakları olarak tasvir edilir. Karanlığın Ejderhasının efsanesini bilir misin? "
Ark, sorusunu sorarken göz ucu ile Raw'a baktığın da Raw, hızla bir adım ileri atarak anlatmaya başladı.
"Tabii ki efendim, Karanlığın Ejderhası Drago eski zamanlarda Karanlığın Kralı'na hizmet edermiş öldüğü vakit, vücudundan on binlerce silah ortaya çıkartılmış.
Ancak yedi silah özel olarak yaratılmış, derler ki bu yedi silah, Karanlığın Kralı'nın silahları imiş. Bu silahlar bir zırh takımı, bir tırpan, bir hançer, bir yay, bir kalkan, bir ağır kılıç ve bir mızrakmış.
Yedi farklı nesnenin altısı büyük bir silah olsa da, efendisinin kullanımında her hangi bir eksi oluşturmaz ve efendisine en uygun şekilde kullanışlı hale gelir.
Üzerinde hemen her saldırıyı engelleyebilecek iki savunma nesnesi ve beş farklı saldırı silahı ile birlikte kesemeyeceği hiçbir şey olmadığı söylenir. Bu beş silah arasında hangisinin daha güçlü olduğu gibi iki savunma nesnesi, yani zırh ve kalkan arasında hangisinin daha dayanıklı olduğu bilinmez.
Yine de bu nesnelerden birine bile sahip olmak muhteşem bir şey olduğu söylenir. Sebebi ise çok basit; en saçma olarak zırhından bahsedeyim. Karanlığın Yıldız Zırhı, tüm vücudu kaplayan bir zırh olarak bilinir. Tıpkı benim zırhım gibi bir görünüşe sahip olsa da çok daha dayanıklı.
Ayrıca zırhın üzerinde ki ufak çıkıntılar da, oldukça sivri silah olarak anılmasının sebebi de bu. Bu zırh ile birlikte bir rakibe saldırılırsa rakibin bir çok saldırısı zırh tarafından engellenirken, zırhın tam vücut zırhı olması ile birlikte kullanıcı çıplak elle dövüş sanatında usta birisi ise hızla rakibin yakınına gelerek onu büyük tehlikelere atabilir.
Aynı zaman da bu yedi silah da bir büyü olduğu söylenir. Eğer kullanıcılarını kabul ederler ve efendileri olarak görürler ise nerede olursa olsun silahlar efendileri çağırdığı an yanlarına giderler.
Bu yetenek kalkanının kullanımı için oldukça etkili, çünkü anlatılanlar kadarı ile kalkanın etrafı sivri çıkıntılar ile dolu dolayısı ile fırlatılarak düşmana hasar verilebilir.
Uzak kalınan bir silah işe yaramaz, o yüzden silahlar efendilerine geri gelme yeteneğine sahiplerdir. Benzer bir efsun; normal silahlara uygulana bilse bile mesafesi en fazla beş metre karelik bir alanı içerir. "
Raw'ın uzun konuşmasının bitmesi ile birlikte Ark, şaşkınlıktan büyüyen gözleri ile birlikte Raw'ı incelemeye başlamıştı.
"Karanlığın silahları hakkında, bayağı bir bilgili gibisin. "
Ark'ın kendine bakması ile birlikte Raw, tek dizinin üstüne çökerek konuşmaya devam etti.
"Vaktinde araştırmalar yapmıştım, kıdemli temsilcim. Bu yüzden bir çok kişiden daha fazla bilgim olsa da, bence hala siz on temsilci ile kıyaslanamayacak kadar az bir bilgi"
Raw'ın dedikleri ile birlikte başını onaylar manada sallayan Ark, bakışlarını tekrar ringe çevirdiğin de yüzüne yerleşen tebessüm ile konuştu.
"Raw..."
Raw, kendine seslenen Ark ile başını hafifçe kaldırdığın da Ark, konuşmasına devam etti.
"Hiç özel öğretmen olmayı düşündün mü? "
[DN: Vayy! Özel öğretmen mi? Kimin? Lio'nun büyük ihtimalle değil mi? 🤔]
[YN: Bilmem :D Olabilir de olmayabilir de :D]
"MURE, TEETH..."
Lio, tekrar bağırdığı vakit, Mure gür ve görkemli bedeni ile birlikte Lio'nun etrafında dönerken Teeth'de başını yukarı kaldırarak gür bir şekilde ulumuştu.
"SALDIRIN! "
Lio'nun dudaklarından dökülen kelime ile birlikte Mure, hızla ileri atılarak Gao isimli eldere saldırdığı vakit, elder yerinden kıpırdamadan Mure'nin ona yaklaşmasını izliyor idi.
"ROGE ORTAYA ÇIK! "
Elder Gao'nun bağırması ile birlikte elderin elinde ki ağır kılıç parlamaya başlamıştı. Bir saniye içerisin de kılıç parçalara ayrılarak toz zerrelerine dönüştüğü vakit güçlü bir ışık Gao'nun önünde parlamaya başlamıştı.
Mure hızla Gao'nun önünde ki ışığa ilerlerken pençesini savurarak saldırdığı vakit ışık şekil alarak dönüşmeye başlamıştı.
Işık bir saniye içerisinde bir vücut şekli aldığın da vücudu beyazlar ile kaplı kurt benzeri bir yaratık ortaya çıkmıştı.
Yaratığın başından kuyruğunun ucuna kadar uzanan turuncu tüyleri ve oldukça uzun kuyruğunun da ortaya çıkması ile birlikte Roge isimli yaratık hızla kuyruğunu savurarak Mure'nin pençesini karşılamıştı.
Mure'nin pençesi ile Roge'nin kuyruğu karşılaştığı vakit, ortaya çıkan aura dalgası ile orada bulunan kişilerin büyük bir kısmı, ortada ki muazzam aura dalgası sebebiyeti ile yerlerine sabitlenmiş idi.
Katılımcıların birçoğu bilincini kaybedecek duruma gelseler de elderlerin yaptığı güvenlik alanı sebebiyeti ile aura dalgası arenanın dışına çok az bir miktar geçiyor ve çok az bir miktar baskı uyguluyor idi.
İki ruh ortağının geriye çekilmesi ile birlikte baskı kuran aura, bir anda ortadan kaybolsa da iki ruh ortağının seviyesi ile birlikte etrafa yaydıkları aura miktarı hala neredeyse aynıydı.
"PES EDİYORUM! "
Arenada yankılanan ses ile birlikte birçok kişi şaşkınlık ile arenaya bakmaya başlasa da, tecrübeli olan kişiler bunun sebebini anlamışlardı.
Gao, sadece onu test etmek istemişti. Lio'nun gerçek gücünü gördüğünü düşünen Gao, yeterli olduğuna karar vererek yenilgiyi kabul etmişti. Sonuçta aklı olan hiç kimse kazanamayacağı bir savaşa girmek istemezdi.
Elbet Gao'nun tecrübesi ve yeteneği vardı. Ancak karşısında iki Ruh ortağı olması ona büyük sorun yaratırdı. Sadece bir tane ruh ortağı olsa, kendi ruh ortağı ile onu alt etme şansı olsa da, iki ruh ortağına karşı hiç şansı yoktu.
"Kuralları başta açıklamıştım: Eğer pes edersen rakibinin istediği şeyi yapacaktın, ne isterse tereddütsüz şekilde. "
Ark'ın sesi ile birlikte Gao, başını onaylar manada salladıktan sonra dudaklarını aralayarak iki kelime söyledi.
"Roge, kaybol. "
Gao'nun söylediği iki kelimenin ardından Roge isimli kurt benzeri yaratık, efendisinin emri ile tekrar ışığa dönüşerek ortadan kaybolduğunda, birkaç dakika önce Gao'nun elinde ki devasa kılıç Roge'un bulunduğu yere saplanmıştı.
Kılıcın ortaya çıkması ile birlikte Gao, olduğu yere bağdaş kurarak oturduktan sonra gözlerini kapatarak beklemeye başladı.
"Mure, Teeth kaybolun. "
Lio'nun sesi ile birlikte devasa ejderha ve kurt, karanlık bir dumana dönüşerek ortadan kayboldukları vakit ikisinin de yerlerinde silah formları mevcuttu.
Lio hemen yanında ki hançeri alarak beline yerleştirdikten sonra ağır adımlar ile Gao'nun önüne doğru ilerlemeye başladı.
Yere saplanan tırpanının yanına gelen Lio, sol elini tırpanın tutma yerine koyduktan sonra tırpanı hızla yerinden çıkartarak omzuna dayadıktan sonra ağır adımlar ile Gao'ya ilerlemeye devam etti.
Gao'nun iki adım önüne geldiği vakit duran Lio, sol elini havaya kaldırarak tırpanını kaldırdıktan sonra konuştu.
"Elder Gao, size vereceğim ceza..."
Gao duydukları ile birlikte yüzüne bir tebesüm yerleştirmişti. her ne kadar yenildiği için bir miktar utanç duysa da geleceği parlak biri tarafından yenildiği için hiç pişmanlık hissetmiyordu.
"Ben ve iki arkadaşımı aynı akademiye almanız. "
Gao duydukları ile şaşırarak gözlerini açtığın da Lio'nun ona uzattığı elini gördüğün de şaşkın gözler ile Lio'ya bakmaya başladı.
"Doğruyu söylemek gerekirse Mure ve Teeth'i ortaya çıkarmadan önce sizi yenmem mümkün bile değildi.
Hem bilgileriniz hem de yaşadığınız hayat boyu tecrübeleriniz ile beni yenmeniz saniyelerinizi almazdı.
Ancak benim tecrübe kazanmam içinde saldırılarınızı oldukça düşük bir güçte kullandınız, böyle güçlü bir elderin ölmesini değil, bana ve dostlarıma yol göstermesini isterim. "
Lio başını hafifçe öne eğerek Gao'ya saygılarını sunarken Gao, yüzüne bir tebessüm yerleştirerek derin bir nefes alarak konuştu.
"Bir insanın tecrübelerini, yaşı değil yaşadıkları söyler genç ve senin söylediklerin de oldukça tecrübeli bir kişinin konuşması gibi.
Yani senin yaşadıklarında gerçekten de tecrübe kazandıran maceralar olmalı, genç Lio, seninle tanıştığıma sevindim. "
Gao, yüzüne yerleştirdiği tebessüm ile birlikte Lio'nun elini tutarak ayağa kalktıktan sonra yüzünde ki tebessüm ile Lio'ya bakmaya devam etti.
"Öyleyse Gao'nun cezası belli oldu: Gao, Lio ve arkadaşlarını istediği akademiye girmesi için yardım sağlayacaksın. Eğer sana karşı gelen biri olursa benim adımı vermekten çekinmene gerek yok. "
Ark'ın bir anda ikilinin yanında ortaya çıkması ile birlikte bakışlarını ona çeviren ikili, karşılarında ellerini arkasında birleştirmiş Ark ile birlikte tekrar birbirlerine baktı.
"Bu benim için bir şeref olur, Lio arkadaşların ile tanışmam mümkün mü? "
Gao'nun konuşmasının ardından Lio, başını onaylar manada sallayarak bakışlarını katılımcıların beklediği alana çevirmişti.
"Chernyye, Ryu gelin. "
Lio katılımcıların bulunduğu alana bağırdıktan sonra yeşil saçlı bir kız ile gri saçlı bir kız, hızla Lio'nun önünde belirdiklerin de kızlar sağ ellerini yumruk yaparak kalplerinin üzerine koyduktan sonra hafifçe eğilerek elder Gao'ya ve Ark'a saygılarını sunduktan sonra dikleşerek beklemeye başladılar.
"Elder Gao, bu yeşil saçlı arkadaşım Chernyye, bir büyücü; bu gri saçlı arkadaşım da Ryu, bir savaşçı ve saf kan bir kurt adam. "
Lio'nun konuşması ile birlikte Gao, cübbesinin kaftanından fırlayan sakallarını sıvazlayarak düşünür bir hal aldı.
"Saf kan bir kurt adam arkadaşının olması çok iyi, Lio. Kurt adamlar çok güçlü bir ırktır, güçlerini dolunaydan alırlar ve dolunay geceleri güçleri büyük miktar da artar.
Ayrıca dolunay zamanında enerji çekim güçleri normalin iki, hatta üç katı artar ki bu da büyük bir unsur. Bu yetenek ile oldukça güçlü yerlere gelebilir.
Chernnye isimli bu kız ise oldukça yetenekli biri gibi, duruşu ve bakışları bir çok diplomatik konu da yetenekli olduklarını belli ediyor.
Bu da çeşitli, ileride yapacağınız münakaşalarda sizi temsil edecek yetenekli bir konuşmacı olabileceği anlamına gelir.
Sonuçta savaşlar sadece güç ile kazanılmaz. Belki şuan öyle bir düşmanlığın yok, ancak ben gençken klanım başka bir klan ile tartışmış ve bu yüzden iki klandan da çok sayıda genç kaybetmiştik.
Bu sebepler klanlar karar verdi ve eğer gerekli bir sebepçe yoksa saldırılmasına yasak konuldu. Eğer gereksiz bir sebep ile saldırılırsa klan elderleri bu duruma karışamayacaktı.
Bu kural bir gün hayatımı kurtarmıştı. Karşı klan üyeleri benden zayıftı, ancak barış antlaşması yüzünden saldıramıyorlardı.
Onları saldırıya teşvik etsem de onlar da benimle konuşarak anlaştılar ve bir şekilde münakaşayı güzel bir karara bağlayarak sonuçlandırmıştık. "
Gao, uzun konuşmasının ardından derin bir nefes alarak konuşmasına devam etti.
"Yani kısaca anlaşma yapabileceğin durumlar mevcutsa bu kız bakışlarından da anlaşılacağı gibi oldukça bilgi sahibi bu konular da. Bu kız akacak kan miktarını minimuma indirmek için en iyi seçenek. "
Gao'nun açıklamasının ardından Lio, başını onaylar manada salladıktan sonra konuşmak için harekete geçti.
"Dediğiniz gibi Chernyye'nin diplomatik konularda tecrübesi mevcut ve bu şekilde bizi diplomatik olarak bir çok konuda kurtarabilir.
Ancak onu sadece böyle bir seviye de görmek büyük hata olur. Chernyye'nin elementi ;karanlık, küçükken aramızda" karanlık prenses" diye ona seslenirdik, sebebi ise basitti.
Ailelerimizin anlattıklarına göre Chernyye'nin gücü gerçekten de muhteşemdi. Karanlık elementinde ki yatkınlığı ailemizin oldukça ilgisini çekmişti.
Ailelerimiz hem aralarında ki dostluğu pekiştirmek hemde özel bir ekip kurmak için ben ve Chernyye'yi ekip çalışması yapabileceğimiz şekilde eğitmişlerdir. "
Lio, konuşmasını yarım kestiğin de vücuduna dolan soğuk ve ürkütü aura ile birlikte birkaç saniye sessiz kalmıştı.
Lio'nun yüzünde ki bakışlar da gizli olan endişeyi fark eden Ark, gözlerini kısarak Lio'ya telapatik şekilde seslenmişti.
'Ne oldu? '
Ark'ın vücudunda ki Ban'ın sesini zihninde duyması ile birlikte Lio, kimsenin bir şey anlamaması için yüzüne bir tebessüm yerleştirerek bakışlarını Gao'ya çevirdi.
"Bu şekilde Chernyye ile ekip çalışması kurarak bir uyum için de çalışabiliyoruz. Chernyye bir destekçi, ben orta safta ve ön safta savaşan biriyim.
Ryu ise ön safta savaşarak hem rakiplerimizi öldürüyor hem de bizi koruyor, bu şekilde size göre az da olsa bir çok tecrübe etmiş bulunmaktayız. "
Lio, Gao'nun fazla şüphelenmemesi için konuşmasını devam ettirmiş ve konuşmasının sonunu mantıklı bir yere bağladıktan sonra Ark'a telapatik yolla seslenmişti.
'Sanki biri beni izliyor gibi idi, birden ürperdim. '
Lio, Arkčın bedeninde ki Ban'a birkaç saniye önce ki hissettiklerini anlattığın da Ban'ın kahkahası Lio'nun zihnin de yankılanmaya başlamıştı.
'Mühür hala sende mi? '
dediği vakit, Lio cevap vermek için harekete geçeceği vakit etrafında onu izleyen onlarca göze dikkat ederek ağzını açtı.
"Elder Gao, dövüş bittiği halde arenada bulunarak diğer katılımcıların vakitlerini çalıyoruz. Sizinle seve seve konuşmayı istesem de diğer kişilerin zamanını çalmak gibi bir hakkım yok.
Bu konuda affınıza sığınarak izin verirseniz sonra tekrar konuşmak isterim, sizinle. "
Lio, cümlesinin sonunda sağ elini kalbinin üzerine koyarak başını hafifçe eğerek Gao'ya saygısını sunduktan sonra dikleşip arkasını dönerek, ağır adımlar ile ilerlemeye başladı.
*
"Pekala şimdi gideceğimiz okulu seçmemiz lazım. Burada ki hemen hemen her elder bizi rahatlıkla okullarına davet edecek durumda olmalı. "
"Kesinlikle öyle, Gao isimli o elder, diğerlerine göre daha da yetenekli biri. Gücü elbet Ark isimli adam ve şu temsilciler kadar olmasa da yeteneği var.
Eğer onun okuluna girersek eğitimimiz oldukça hızlanır ve desteğimiz de güçlü olur. Ancak bu ismimizi duyurmak için bir eksi sağlar. "
Chernyye'nin açıklayıcı konuşmasının ardından Lio, başını onaylar manada sallayarak sırtını arkasında ki duvara yasladıktan sonra bakışlarını elderler üzerinde gezdirdi.
Bir çok elder yetenekli öğrencileri okullarına almış ve onlara okulları hakkında bilgi verirken, öğrenci bulamamış olan elderler hızla alanı terk etmişler idi.
Ancak bir elder ise bıkkın gözler ile etrafına bakıyor ve öğrencilerine bilgi veren elderleri sıkkın bir şekilde izliyordu.
Lio, gördüğü elder ile birlikte yüzüne bir tebessüm yerleştirse de diğer elderlere de bakmaya devam etti.
Hemen hemen her elderin üzerinde oldukça gösterişli bir cübbe mevcuttu. Bu da okullarının ne kadar önemli olduğunu resmen bağırıyor idi.
"Affedersiniz gençler!"
Lio, Chernyye ve Ryu ,yanlarına gelen kişinin konuşması ile bakışlarını gelen kişiye çevirmişler idi. Gelen kişi oldukça yaşlı bir görünüşe sahip, cübbesinin değerli görüntüsünden bile önemli bir okulun mensubu olduğunu bağıran bir elderin gelmesi ile birlikte elderin diyeceklerini dinlemek için sessizliğini korumuşlardı.
"Benim adım Ron Loa, Kara Dünya akademisinde bir elderim. Gücünüzden etkilendim, Kara Dünya Akadamesi bir çok akademiden daha üstündür.
Gücünüz ve yetenekleriniz için en ideal okul, bu okuldur. Bu yüzden size akademime katılmanızı teklif edecektim. "
Elderin konuşması ile birlikte üçlü bir birlerine kısa bir süre baktıktan sonra Chernyye, eldere dönerek konuşmaya başladı.
"Saygı değer elderim teklifiniz için minnettarız. Ancak arkadaşlarımız ile bunu özel olarak konuşmak istiyoruz, o yüzden müsadeniz ile bize birkaç dakika verir misiniz? "
Chernyye'nin konuşması ile birlikte elder Ron, başını onaylar manada salladıktan sonra yüzünde ki tebessüm ile arkasını dönerek ağır adımlar ile oradan uzaklaştığın da Chernyye, bakışlarını ikili üzerine odakladı.
"Şimdi ne yapacağız? Eğer Ron isimli bu adamın teklifini kabul edersek, oldukça büyük bir akademiye girebiliriz.
Birçok teknik kitapları ve büyüleri mevcut olsa da bize artı sağlayacak hiçbir şey yok, hatta akademide ki diğer güçlü kişiler sebebiyeti ile adımızı duyurmak oldukça zorlaşır.
Bence yapmamız gereken şey güçsüz bir akademiye girip orayı yüceltirken tüm kıta da adımızı duyurmak için görevler yapmak.
Sonuçta ben Karanlığın Prensesi olarak birçok büyü ve teknik bilgisine sahibim ve bu bizim seviye atlamamız gibi konularda büyük artılar sağlar.
Ancak güçlü bir akademiye girersek adımızın yayılması daha zor olur. Bu yüzden güçsüz bir akademi, bence daha güzel ve kolay olur, ne dersiniz? "
Chernyye'nin konuşması ile birlikte Lio, başını onaylar manada salladıktan sonra ikili Ryu'ya baktığın da Ryu'da onarlarcasına başını sallayarak Chernyye' ye döndü.
"Peki şu an burada bulunan kişiler arasında, o kadar zayıf bir akademi elderi mevcut mu? "
Ryu'nun sorusu ile birlikte Chernyye, etrafa bakarken Lio, yüzünde ki tebessüm ile birlikte birkaç dakika önce gördüğü elderin yanına doğru ilerlemeye başladığın da, Chernyye ve Ryu'da onu takip ederek ilerlemeye başladı.
Üçlü elderlerin oturduğu kısma geldiklerin de yanlarında öğrenci olmayan tek elderin, yanına geldikleri zaman elder başını kaldırarak yanına gelen kişilere baktı.
"Elderim, mümkünse ben ve arkadaşlarım sizin akademinize katılmak istiyoruz. "
Lio, hızla amacını anlattıktan sonra hafifçe eğilerek eldere saygılarını sunduğun da, elder ayağa kalkarak üçlü üzerinde gözlerini gezdirdi.
Kahverengi ve eskimiş görünümlü cübbesinin boyunluk kısmı sebebi ile elderin sadece gökyüzü mavisi gözleri belli oluyordu.
"Neden benim akademime katılmak istiyorsunuz? "
Elderin sorduğu soru ile birlikte Lio, başını kaldırarak elderin mavi gözlerine bakarak yüzüne yerleştirdiği tebessüm ile derin bir nefes aldıktan sonra konuşmaya başladı.
"Efendim güçlü bir akademiye katılmak sadece güçlü görünmek demektir. Güçlü bir akademide ki teknikler ve akademinin desteği ile hemen herkes güçlenebilir.
Ancak ben ve arkadaşlarım kendi çabamızla yükselmek istiyoruz. Ne yazık ki görüntünüz ve etrafa olan tutumunuz uzun süredir öğrenci almadığınızı ve bu durumdan bıkkın olduğunuzu gösterir. Ben ve arkadaşlarımın hayalleri basit; güçlenerek kıta da adımızı duyurmak istiyoruz.
Bu sebeple de diğerlerine göre daha az adı yayılan bir akademiye katılmak istiyoruz. Eğer sizin de onayınız varsa lütfen bizi akademinize kabul ediniz efendim. "
Lio, cümlesini bitirdikten sonra başını öne eğerek eldere selam verdiği vakit, Chernyye ve Ryu'da başlarını öne eğerek eldere saygılarını sunduğu vakit üçlünün duyduğu tek bir kelime vardı.
"Hayır. "
[DN: Ulan beee! Hayır dediğini idrak ettiğim anda bir şok yaşadım 😂😂 Kim bilir bunlar ne kadar büyük bir şok yaşayacak...] [YN: Bilmem :D Olabilir de olmayabilir de :D]
[YN: Çaktırma devamını düşünmedim :D her zaman ki gibi doğaçlama]