"Nasıl öldürmek istersin? "
Ark'ın sorusu ile birlikte Ryu'nun yüzünde bir tebessüm yer edindiği vakit, Ryu bakışlarını Ark'a çevirmişti.
"Sizden iki balıkçı iğnesi, bir hançer, bir miktar Loxun çiçeği suyu, bir kavanoz alev karıncası ve de bir kap bal istiyorum. "
Ryu'nun isteklerini dinleyen Ark, Ryu'nun konuşmasının bitmesi ile başını onaylar manada salladıktan sonra bakışlarını elderlere çevirdi.
"NE BEKLİYORSUNUZ, DAVETİYE Mİ HE? ONU DUYDUNUZ! HEMEN İSTEKLERİNİ GETİRİN, SİZİ APTALLAR! "
Ark'ın kükreyişi ile birlikte elderler hızla başlarını sallayarak ortadan kaybolduğu vakit, Ark arkasını dönerek sınava girecek olan adaylara bakarak, ellerini iki yana açtıktan sonra konuşmaya başladı.
"Dinleyin, burada ki herkes akademiye giriş sınavını geçmiş bulunmaktadır. Normalde bu aşama da hepiniz çeşitli akademi müdürlerinin bulunduğu bir alana ışınlanırdınız.
Ancak gelişen olaylar sebebiyeti ile birkaç bilgi edinmeniz yarayınıza olacak, öncelikle akademiler de ayrımcılık yapılmaz.
İster bir melez isterse insan olsun, kimse kimseyi ezemez. Bu konu da elderler gerekli olan her şeyi yapabilir.
İsterse kraliyet ailesi olsun isterse sıradan bir köylü olsun, fark etmez. Akademi öğrencisi olduğunuz müddetçe hepiniz eşitsiniz bunu bilin.
Ancak akademilerde öğrenci arkadaşlarınızı aşağılarsanız çeşitli cezalara tabi tutulursunuz. Şuan bu aşağılık kişi, bir öğrenci adayını sırf köle olduğu için aşağılamış bulunmakta.
Böyle bir durumun olması sebebiyeti ile hepinizden özür dilerim, bu olayın sonucunda bu adama cezasını vermem gerektiği halde bu cezayı küçük gördüğü kişi verecek.
O yüzden şimdi iyi izleyin. "
Ark konuşmasını bitirdikten sonra ellerini indirdiği vakit, ortadan kaybolan elderler tekrar ortaya çıkmıştı: Hepsinin elinde çeşitli nesneler vardı.
Elderlerden birinde iki tane olta kancası varken bir tane de basit ve sıradan bir hançer bulunuyordu.
Bir diğer elderde ise içi seffaf bir sıvı ile dolu olan bir kavanoz bulunurken, üçüncü elderin ellerinde birinde kırmızı ufak taşlarla dolu bir kavanoz, diğer elinde de sarı yapışkan bir yarı sıvı bir madde ile dolu bir kavanoz vardı.
"Başka bir istediğin yoksa şimdi bu aptala cezasını ver ve yeteneklerini göster. "
Ark'ın konuşması ile birlikte Ryu, başını onaylar manada salladıktan sonra ilk elderin elinde ki iki olta kancasını alarak ağır adımlar ile yerde yatan elderin yanına doğru ilerlemeye başladı.
"Gözlerin çok güzel... hak etmediğin kadar güzel. "
Ryu, sakin ve insanın içine huzur veren bir şekilde konuşurken, elinde ki hançeri beline sıkıştırırken olta kancalarını birer eline alarak elderin başına doğru ellerini yaklaştırmaya başladı.
"AAAAGHH! AGGGHHHHHH! AGGHHHHHHHH!! "
Elderin acı dolu çığlıkları etrafta yankılanırken, Ryu ellerinde ki kancaları elderin göz kapaklarından geçirerek elderin görememesini sağlamıştı.
Elder gözlerini açmak için ne kadar zorlarsa göz kapaklarını kenetleyen kancalar göz kapaklarını o kadar keserek dönüşü olmayan körlüğe doğru onu ilerletiyordu.
"AAAAAGGGGGHHHHHH-..."
Elderin acı dolu çığlıkları bir anda kesilmesine rağmen hareket etmeye devam etmesi ile birlikte Ryu, bakışlarını sol elini eldere doğru uzatan Ark'a çevirdi.
"Başımı ağrıltmaya başlamıştı, merak etme öldürmek istediğin zamana kadar onu zorla hayatta tutacağım. "
Ark'ın açıklaması ile birlikte Ryu, başını onaylar manada sallayarak tekrar önüne dönmüştü. Beline sıkıştırdığı hançeri alan Ryu, elderin vücudunda hafif ama uzun kesikler atarak onun canının daha çok yanmasını sağlarken yüzüne sadistçe bir tebessüm yerleştirmişti.
Elderin göğsü bir çok spiral şekilde içe doğru kıvranan kesikler ile kaplandığı vakit, Ryu elinde ki hançeri yere koyarak üçündü elderin elinde ki içi sarı renkli, yarı sıvı akışkan bir madde ile dolu olan kavanozu aldı.
Kavanozun kapağını açan Ryu, içi bal dolu olan kavanozu yavaş yavaş elderin tüm göğsüne döktüğü vakit, attığı kesiklerin üstüne daha da bol bir miktar da dökmeye özen gösteriyordu.
Kavanozda ki balın bitimi ile birlikte Ryu, yüzüne yerleştirdiği tebessüm ile birlikte kavanozu yere koyarak, içi şeffaf bir sıvı dolu olan kavanozu alarak şeffaf renkte ki sıvıyı elderin balla kaplı olan göğsüne döktüğün de balın güzel kokusu çok daha artmıştı.
Balın artan kokusu ile birlikte Ryu, elinde ki kavanozu da yere koyarak elderin elinde ki içi kırmızı renkli taşımsı birşey ile dolu olan kavanoza ilerledi.
Kavanozu eline alan Ryu, işaret parmağı ile kavanozun kenarını birkaç kez tıklattığı vakit kavanozun içinde ki taşımsı şeyler hareket etmeye başlamıştı.
Ryu, yüzünde büyüyen tebessüm ile birlikte elinde ki kavanozu yere koyarak ellerini elderin göz kapaklarını birbirine kenetleyen kancalara attığın da;
'CAAART!
CARRRRT! '
Etrafta yankılanan yırtılma sesleri ile birlikte elderin artık yerinde olmayan göz kapaklarından kaynaklanan kan elderin vücudunu sararken, Ryu elderin çenesini tutarak bakışlarını kendine sabitlemişti.
Ryu, sağ eli ile elderin çenesini tutarken sol elini ileri uzatarak yere koyduğu içi kırmızı taşımsı şeyler ile dolu olan kavanozu eline aldıktan sonra elderin gözleri önünde kavanozu birkaç kez salladı.
Elder kavanozun içinde hareket eden ufak şeyler ile birlikte gözlerini büyütürken, başını "hayır" dercesine iki yana sallarken, Ryu yüzünde ki gülümsemesi ile birlikte kavanozu tutan elini gevşettiğin de kavanoz ellerinden kayarak hızla yere çarpmıştı.
'ÇAT! '
Bir anda parçalara ayrılan cam kavanozun sesi ile birlikte Ryu, geriye sıçradığın da elder korkmuş bakışlarını sağına çevirdiğin de yerde hareket eden kırmızı karıncaları görmesi ile yalvarırcasına çığlık atmaya başlamıştı.
Yerde ki karıncalar hem balın güzel kokusunu hemde bu kokuyu güçlendiren Loxun çiçeği suyu ile birlikte hızla elderin üstüne doğru hareket etmeye başlamıştı.
"Sesini geri getirir misin, acı çektiği sırada attığı çığlıkları duymak istiyorum. "
Ryu'nun konuşması ile birlikte Ark, başını hafifçe salladıktan sonra sağ elini hafifçe savurduğun da;
"AAAAAGGGGGHHHH! AGGGGGHHHHHHHH! "
Yerde yatan elderin attığı acı dolu çığlıklar, hoş bir melodi gibi Ryu'nun kulaklarında yankılanmaya başlamıştı.
Hızla elderin üstüne harekete geçen alev karıncaları, elderin üstünde ki balı yemeye başlamıştı.
Elderin üstünde ki balın bazı yerlerde bitmesine rağmen, alev karıncaları elderin vücudunuda yiyerek onun yaralarından içeri girmeye ve onun iç organlarını yavaşça yemeye başlamıştı.
"AAGGGGHHH! AGGGGHHHHHHHH! "
Elder acı dolu çığlıklar atarken yerde sürekli kıvranırken Ryu, yüzünde ki tebessüm ile birlikte kalabalığa dönerek platformdan aşağı atladıktan sonra arkasına bile bakmadan Lio ve Chernyye'nin yanına doğru ilerlemeye başladığın da, elderin attığı acı dolu çığlıklar yavaş yavaş azalmaya başlamıştı. Elderin sesi sonunda kesildiği halde alev karıncaları elderin vücudunu yemeye devam ediyordu.
Bu olayı orada bulunan kalabalığın büyük bir çoğunluğu korku ile izlerken o kalabalığa birkaç elder de eşlik ettiği halde bir kısım insanın yüzünde tebessüm mevcuttu.
"Güzel bir gösteri idi, Ryu. Yediğin o tokattan dolayı harekete geçemediğim için özür dilerim, ancak bu bize kolay bir şekilde akademiye giriş hakkı sundu.
Sorun şu ki Ban'ın seçtiği bu bayılmayan kişilerin özelliği ne? "
Lio, yanına gelen Ryu ile birlikte konuştuktan sonra etrafında ki diğer katılımcıları dikkatle incelemeye başladı.
Gizlice aurasını salarak etraftakilerin seviyelerine bakan Lio, hepsinin on beşinci seviye olması ile birlikte Ban'ın planladığı şeye duyduğu merak ve heyecan ile yüzüne bir tebessüm yerleşmişti.
"Şimdi burada bulunan herkes, akademi giriş sınavlarını geçtiğiniz için tüm akademilerden elderlerin bulunduğu özel bir alana ışınlanacaksınız, orada akademi elderleri sizi seçecek, hepinize bol şans. "
Ark'ın konuşmasının bitmesi ile birlikte herkesin etrafında tekrar beyaz bir halka parlamaya başlamıştı. Herkesin etrafında oluşan gözleri kör edecek bir seviyede ki parlak halkaların yavaşça sönmesi ile birlikte herkes arena benzeri bir yerde tekrar ortaya çıkmışlardı.
Arena benzeri alanın seyirci kısımlarında oturan onlarca değişik renk ve desene sahip olan cübbelilerin ortasında ki alanda bekleyen yirmi bir kişi, yüzlerinde ki şaşkın ifadeler ile birlikte etrafa bakmaya başlamıştı.
[DN: Şu olayların gidişatına bak 🤔 Yazar, 😏 Sonunu güzel, mantıklı bir olay ile bitirirsin umarım. Bizi hayal kırıklığına uğratma. Gerçi pek sanmıyorum öyle birşey yapacağını ama ben yinede söyleyeyim dedim. ]
Değişik cübbelere sahip adamlar, birbirlerine bakarak bakışlarını tekrar arenanın ortasına çevirse de hepsi sessizliğini korumaya devam ediyordu.
"Bu da ne demek böyle? Giriş sınavları hangi akılla atlanıldı ve direk seçimlere aktarıldı. "
Cübbelilerden birinin ayağa kalkarak haykırması ile birlikte bakışlar o tarafa döndüğü vakit, cübbeli arkasında dalgalanan enerji ile birlikte arkasını döndüğün de karşısında gördüğü kişi ile gardını almıştı.
Karşısında gördüğü kişi; göğsüne kadar uzanan gür bir sakala ve beyazlaşmış saçlar ile gökyüzü andıran mavi gözlere sahipken, üzerinde ki beyaz cübbesi ile heybetli bir şekilde duran Ark idi.
"Aptal bir elderin hatası sebebi ile seçtiğim yirmi kişi ile ilk geçen kişiyi direk olarak buraya aktarmış bulunmaktayım, bununla ilgili bir sorunun mu var? "
Ark'ın sorusu ile birlikte cübbeli adam yumruğunu sıkarak konuşmaya katıldı.
"Elbet var! Kimsenin gücünü görmedik. Böyle birilerini okulumda istememem bir yana, hangi hakla bunu yaptığını açıklamanı emrediyorum! "
Cübbeli adamın öfke dolu konuşmasına rağmen Ark'ın yüzünde hiçbir mimik oynamamış. Ark, cübbelinin konuşmasının bitmesi ile derin bir nefes alarak bakışlarını cübbelinin gözlerine sabitlemişti.
"Eğer ölmek istiyorsan bunu uzatma söyle ve seni öldüreyim, aptal velet. "
Ark'ın söyledikleri ile birlikte öfkesi katlanan cübbeli, hızla sağ elini geri çekerken elini enerjisi ile kapladığın da sağ elini kırmızı renkli yarı şeffaf bir zırh kaplamaya başlamıştı.
Sağ kolunun tamamen yarı şeffaf zırh ile kaplanması ile birlikte elder yumruğunu hızla Ark'ın yüzüne doğru savurduğu vakit;
'BOOOOOOOM! '
Etraf büyük bir patlama eşliğin de toz bulutuna gömülmüştü. Etrafı kaplayan toz bulutu ile birlikte diğer farklı okulların elderleri de ayağa kalkarak dikkatlerini olan olaylara vermişti.
Saniyeler sonra toz bulutu dağıldığı vakit cübbelinin attığı yumruğu tutan ve aynı zaman da Ark'ın cübbelinin sol böbreğine doğru parmaklarını birleştirerek bir bıçak edası ile savurduğu elini tekmesi ile bileğine vurarak engelleyen adam ile birlikte cübbeli hızla bileğini kurtarak geri sıçradıktan sonra diz çökerek konuştu.
"Yüce Temsilci Raw, kabalığımı lütfen affedin efendim. "
Raw isimli adam Ark'ın bileğine doğru uzatarak Ark'ın saldırısının yönünü değişmesine sebep olan ayağını indirerek cübbeliye doğru döndü.
Raw isimli adamın vücudu tamamen metal bir zırh ile kaplı idi. Adeta vücudu gibi görünen zırhın sırtında bir mızrak ve iki kılıç varken, zırhın sol omzunda ki dikenler de bir silah olarak kullanıldığını belli edercesine sivri ve keskin bir görüntüye sahip idi.
"SENİ APTAL, NE YAPTIĞININ FARKINDA MISIN? SADECE KENDİ CANINI ÇÖP EDASI İLE BİR KÖŞEYE ATARSAN BU UMURUMDA OLMAZ!
ANCAK HEPİMİZİN HAYATINI ORTAYA ATMAN, SENİ ÖLDÜRMEM İÇİN YETERLİ BİR SEBEP! HEMEN DİZ ÇÖK VE YÜCE TEMSİLCİ ARK'DAN ÖZÜR DİLE AŞAĞILIK KÖP-..."
Raw'ın sözleri omzuna konan el ile birlikte kesildiği vakit, Raw hissettiği aura ile hızla arkasında ki Ark'a dönerek diz çöktükten sonra beklmeye başladı.
"Raw... halkımızın iyiliğini düşünmen güzel bir hareket ancak bende vaktinde sıradan bir köylü idim. Aynı şekilde sende eskiden sıradan bir velettin, o yüzden onu aşağılık göremezsin çünkü o adam senin geçmiş de olduğun kişi.
Eğer onu küçük görürsen kendi geçmişini küçük görürsün ve kendini rezil edersin. Bu hayatta bir kolsuz veya bacaksız yaşaya bilirsin ancak onursuz yaşayamazsın. "
Ark'ın konuşmasının bitmesi ile birlikte Ark, bakışlarını diz çöken cübbeliye çevirmişti.
"Sana gelirsek aptal velet, benim kim olduğumu bilmiyordun o yüzden hatanı affediyorum ancak tek şartım var. "
Cübbeli adam ilk başta ne olduğunu anlayamamıştı:Temsilci Raw'ın en güçlü temsilcilerden olduğunu bilse de onun bile diz çöktüğü bir adamın gücünü bilmiyordu.
"E-E-evet efendim."
Cübbeli kekeleyerek konuştuktan sonra titreyen gözler ile birlikte Ark'a bakmaya başlamıştı. Ark, bir elini çenesine götürerek düşünür bir ifade büründükten sonra bakışlarını arenanın ortasında ki katılımcılar üzerinde gezdirdikten sonra bakışlarını Lio da sabitlediğin de yüzüne bir tebessüm yerleştirmişti.
Lio, Ark'ın vücudunda ki Ban'ın yüzünde ki hınzır gülümseme ile kaşlarını çatarken, Ark, ellerini arkasında birleştirerek konuşmaya başladı.
"Burada ki katılımcıların en düşük seviyeye sahip olanları on beşinci seviye de bulunuyor. Sen seviyeni on beşinci seviyede tutarak o kişilerden biri ile savaşacaksın savaşacağın kişiyi ise kura ile seçeceğim.
Bu şekilde hem adaletsizlik olmayacak hem de onların gücünü birinci elden tadacaksın, eğer o katılımcı kazanırsa istediği şeyi ona sağlayacaksın.
Ancak, eğer kaybederse seni korumam altına alırım ve sana bir çok imkan sunarım. Güzel bir teklif değil mi? "
Ark'ın konuşmasının bitmesi ile birlikte cübbeli düşünceler havuzunda kaybolmuştu. Eğer o katılımcıya yenilirse katılımcı onun ölmesini bile istese buna bir şey yapamazdı.
Cübbeli derin bir nefes alarak zihnini sakinleştirdikten sonra neler yapabileceğini düşünmeye başladı.
Her ne kadar kaybetme şansı olsa da tecrübeleri ve deneyimleri ile tüm katılımcılardan daha üstün olduğunu düşünüyor idi: Sonuçta onlar sadece on yaşında bir avuç gençten oluşuyordu.
"Kabul ediyorum. "
dediğin de Ark'ın yüzünde ki tebessüm daha da büyümüştü.
"Pekala o zaman..."
Ark birkaç saniyeliğine sessizliğe bürünürken, derin bir nefes alarak göğsünü kabarttığı sırada ellerini iki yana açarak konuşmaya devam etti.
"SEÇTİĞİM YİRMİ BİR KATILIMCIDAN DOLAYI ENDİŞELENEN HERKESE SÖYLÜYORUM; OTUZ DAKİKA SONRA SİZİNLE AYNI ŞEKİLDE DÜŞÜNEN BİRİ...
KATILIMCILARDAN BİRİ İLE KAPIŞACAK. EĞER BU DÖVÜŞÜ KATILIMCI KAYBEDERSE HEM BU ADAMIN ARKASINDA OLACAĞIM HEM DE O NE İSTERSE YAPACAĞIM.
ANCAK KAYBEDERSE CEZASINI KARŞILAŞACAĞI ÖĞRENCİ BELİRLEYECEK OTUZ DAKİKA SONRA SUNULACAK OLAN GÜZEL GÖSTERİYİ BEKLEYİN. "
Ark'ın konuşmasının bitmesi ile birlikte Ark'ın vücudu adeta bir balon edası ile şişerek patladığı vakit etraf toz bulutuna gömülmüştü.
Birkaç saniye sonra toz bulutu dağıldığı vakit artık yerinde olmayan Ark'ın bir kaç saniye önce bulunduğu yere bakan cübbeli bakışlarını arkasında ki arena da bulunan katılımcılara çevirerek, kibir dolu bir şekilde baktıktan sonra arkasını dönerek ağır adımlar ile yerine ilerlemeye başlamıştı.
*
"Güzel bir gösteri sunmanızı diliyorum çocuklar. "
Arenanın ortasında bir anda yankılanan ses ile birlikte katılımcıların bakışları arenanın ortasında ki sakallı adama dönmüştü.
Ark, saniyeler içerisinde kimselere hissettirmeden katılımcıların yanlarına gelmiş ve onların onu fark etmesini beklemiş olsa da kimseden çıt çıkmaması ile konuşmuştu.
"Sizden istediğim şey bir kağıda adınızı yazmanız ve kağıtları bu çuvala atmanız; ardından adını seçtiğim kişi, o adam ile kapışacak. Seviyeniz aynı olacak ve eğer ölümcül bir durum olursa müdahale edeceğim. Lütfen sıra ile isimlerinizi yazarak çuvala kağıtları doldurun. "
Ark, konuşmasını bitirirken boyutsal yüzüğünden çıkardığı bir çuvalı arenanın ortasına bıraktığı vakit, kalabalık sessizce çuvala bakmaya başlamıştı.
Katılımcıların bir çoğu daha önce savaşa katılmamış ve oldukça özgüvensiz olması sebebiyeti ile hareket etmeden bekliyordu.
"Lio L. NOS. "
Etrafta yankılanan ses ile birlikte arenanın ortasında ki çuvalı alan siyah saçlı kırmızı gözlü genç adını söyledikten sonra çuvalın içine bir kağıt sokmuştu
"Xia LUONIG . "
Duyulan ses ile birlikte birkaç saniyelik süren ayak seslerinin ardından çuvalın yanına gelen morumsu saçlara sahip kız, elinde ki kağıdı çuvalın içine attıktan sonra bakışlarını kısa süreliğine Lio'ya kenetlenmiş.
Kızın mor gözleri ile Lio'nun kan kırmızısı gözleri karşılaştığı vakit, ikili gözlerini ayırmadan birbirlerine bakmaya devam etti.
"Chernyye SCURO. "
Etrafta duyulan isim ile birlikte ikili, bakışlarını yanlarında ki yeşil saçlı kıza çevirmişti: Xia isimli, mor gözlü kız, Chernyye'yi birkaç saniye süzdükten sonra bakışlarını önüne çevirerek ağır adımlar ile ilerlemeye başladığın da etrafta ki kalabalıkta, üçlüden cesaret alarak sıra ile isimlerini söylererek çuvalın içine isimleri yazılı olan kağıtları atmaya başlamıştı.
Dakikalar içerisinde herkes isimlerini yazdığı vakit, Ark başını onaylar manada sallayarak çuvalı eline aldıktan sonra ağzını kapatarak birkaç defa sallayarak isimleri karıştırmıştı.
"Pekala, şimdi katılımcıları temsilen savaşacak kişiyi seçme vakti geldi..."
Ark, sessizliğe bürünürken sağ elini çuvalın içine açarak elini hareket ettirmeye başladı. Birkaç saniye sonra elini geri çeken Ark, elinde ki kağıdı gözleri hizasına getirdikten sonra kağıdı havaya kaldırarak kağıtta yazılı olan ismi bağırdı.
"LİO L. NOS..."
Ark'ın söylediği isim ile birlikte katılımcılar birbirlerine bakarken, Lio iç çekerek ileriye doğru bir adım atmak için hamle yapsa da, başka bir çocuk Lio'dan önce davranarak ileriye doğru bir adım atarak yüzünde ki sırıtış ile birlikte Ark'ın önüne geldiğin de Ark, çocuğa ilgisiz gözlerle bakmaya başladı.
"Ne oldu? "
Ark, önünde ki çocukla ne kadar ilgilenmese de çocuğun gelmesi ile birlikte konuştuğun da çocuk göğsünü şişirerek konuşmaya başladı.
"Ben Lio L. Nos efendim, hizmetinize amadeyim. "
Çocuğun yüzünde ki tebessüm büyürken Ark'ın gözleri kısılarak çocuğa bakmaya devam etmişti. Lio ise durduğu yerde beklerken olacakları izliyordu.
"Demek sen Lio L. Nos'sun. "
"Evet efendim ben Lio L. Nos'um. "
Çocuğun cevabı ile birlikte Ark, sırtını dikleştirerek dikkatle çocuğa bakmaya başlamıştı. Ark, yüzünde oluşan sırıtış ile birlikte başını iki yana salladıktan sonra dudaklarını oynatarak mırıldandı.
"Yalancı..."
Ark'ın konuşmasının bitimi ile birlikte bir anda ortadan kaybolan bedeni eşliğin de tok bir ses duyulmuştu.
Tok sesin kaynağı ise artık başı vücudundan ayrı olan çocuğun cesedinin yere düşmesinin çıkardığı sesti.
"ŞU AN GERÇEKTEN SİNİRLİYİM! BU HALİMLE BANA YALAN SÖYLEMEK, SİZCE DE APTALLIK OLMAZ MI?
BENİ DAHA DÜŞÜK SEVİYELİ, SADECE GÜCÜNÜ GELİŞTİREN BİR APTAL İLE KIYASLAMAYIN! BEN ZİHNİMİ DE EĞİTEREK, GÖRDÜĞÜM ŞEYİ BİR DAHA UNUTMAMAK İÇİN EĞİTTİM KENDİMİ.
BİRÇOK USTA BU ŞEKİLDE GÜÇLENİR, BUNUN SEBEBİ İSE ZİHNİNİ GELİŞTİREN KİŞİLERİN HEM ÖĞRENDİKLERİNİ UNUTMAMASI HEM DE DAHA HIZLI ÖĞRENMESİNDEN DOLAYIDIR.
O YÜZDEN BİR DAHA BANA YALAN SÖYLEMEYE KALKMAYIN! "
Ark, uzun bir süre bağırarak konuştuktan sonra derin nefesler alarak sakinleşmeye çalışmıştı. Öfkelendiği anda istem dışı olarak etrafa yaydığı aurasında hissedilen öfke ve öldürme arzusu birçok kişinin kemiklerini titretmişti.
"Şimdi, Lio L. NOS, buraya gel. "
Ark elinde ki kelleyi bir kenara savururken konuştuğu vakit, sesi bir kaç saniye öncesinin aksine oldukça sakin çıkmıştı.
Ark'ın seslenmesi ile birlikte Lio, ileri doğru iki adım attıktan sonra Ark'ın bakışları ile olduğu yerde durmuş ve Ark'ın konuşmasını beklemeye başlamıştı.
"Çok güzel, şimdi diğer herkes lütfen seyirci koltuklarına geçsin ve o elder arenaya insin..."
Ark'ın konuşması ile birlikte katılımcılar başlarını salladıktan sonra arenanın kenarlarında ki kapılara doğru ilerleyerek, seyircilerin bulunduğu yerlere ilerlemeye başlamıştı.
"Pekala Lio, rakibinin adı Was ERİF, bir büyücü, otuzuncu seviye de oldukça güçlü biri, yaklaşık olarak iki yüz elli yaşında.
Dolayısı ile senden baya tecrübeli ancak bunu dert etmene gerek yok, iki önemli faktörün var: Bunlardan biri onun elementleri, Erif hem bir ateş hemde su büyücüsü yani zıt element kullanıcısı.
Bu da ona bu zıt elementi ile saldıramayacağın anlamına gelir, sana tavsiyem toprak elementini kullanmak sebebiyetim çok basit.
Toprak hem suyu yutar hemde ateşi söndürebilir, eğer toprak elementi ile saldırırsan oldukça elementleri sana ulaşamaz.
Ancak savaşçı sınıfını kullanman sana çok daha büyük bir fayda sağlar, sebebi burada ki bir çok kişinin savaşçı olması ve oldukça güçlü kimseler olması.
Anladığım kadarı ile en güçsüz savaşçı otuz üçüncü seviye iken en güçlüsü Raw isimli o adam, elli birinci seviye beşinci aleme yeni geçmiş olsa da gerçekten güçlü.
Neyse konuyu dağıtmıyayım, Was oldukça güçlü bir büyücü. Savaşçı sınıfın ile saldırırsan kaybetmen oldukça kolay olur çünkü bir büyücü ile savaşçının karşılaşmasında büyücü elementleri sayesinde uzaktan saldırma avantajına sahip olduğu için daha şanslıdır. Ancak savaşçı da büyücüye göre daha dayanıklıdır.
Eğer enerjini bacaklarına gönderir ve ondan uzun süre kaçarsan on beşinci seviye de limitlediği enerjisi bitecek ve ona o zaman saldırabilirsin.
Bu şekilde hem zayıf görüneceksin hemde zeki görünerek bir çok elderin ilgisini çekeceksin, anladın mı? "
Lio, Ark'ın uzun konuşmasını şaşkın bir şekilde dinledikten sonra ağzı açık bir şekilde ona bakarken, Ark'ın tek kaşını kaldırması ile;
"Elementlerden kaç, enerjisi bitince bayılt. Doğru mu? "
Lio'nun sorduğu soru ile birlikte Ark, başını onaylar manada salladığın da;
'BOOOM! '
Arenanın karşısında oluşan patlama sesi ile birlikte iklinin bakışları o tarafa dönmüştü. Arenanın o tarafına gelen kişi büyük bir miktar toprağı havaya kaldırmış ve etrafı toza boğmuştu.
"Güzel giriş. "
[DN: Güzel değil 🤔 Havalı bir giriş 😎]
Ark'ın yüzünde gülümseyen bir ifade ile söyledikleri eşliğin de toz bulutu dağılırken, Was, ağır adımlar ile toz bulutundan çıkarak arenada ki yerini almıştı.
Was'ın yerini alması ile birlikte Ark geri çekilerek ikilinin ortasında ki alana bakarak sağ elinin parmaklarını birleştirdikten sonra kolunu havaya kaldırdı.
"Kurallar çok basit; öldürmek ve sakat bırakmak yasak silah, büyü, öldürücü olmayan zehir dahil her şey serbest hazır..."
Ark, sağ elini dik bir şekilde havaya uzattıktan sonra ikiliye bir kez daha göz gezdirdiğin de ikili silahlarını çekerek gardlarını aldıktan sonra beklemeye başlamışlardı.
"BAŞLA! "
[YN: Nasıl hayal kırıklığına uğrattım mı kurtardım mı söyle bana :D]
[DN: Büyük bir hayal kırıklığı yok 😂 İyiydi 😏En azından bana göre 🤔]