12 Mart 2018 Pazartesi

LOGİO-4 18.BÖLÜM:CHERNYYE

"Pekala. Seviyemi arttırmanın yolları ne peki?"
Leo'nun sırıtarak konuşması ile birlikte Ace sessizliğini koruyarak karanlığa karışıp kaybolurken Ban da bakışlarını Leo ya çevirdi.
"Öncelikle sabah olduğun da Flan'dan seni bir okula yazdırmasını istiyeceğiz. Bu şekilde hızla seviye atlamak için gerekli şeyleri öğreneceksin. Ardından da büyük eğlence baslayacak.
Bu dünyada  bir çok şey mevcut Büyük Yedi'nin kullarına göre eklenen çeşitli maddeler mevcudiyete sahip.
Klasik olarak iki sınıf olsa da bunların yanında özel seviyeler de mevduciyet kazanmış durumda. Bunlara örnek olarak;
Avcılık, Suikastçilik, Efsungerlik ve en zoru olan Simyagerlik. Bu sınıflar eskiden de mevcudiyet de bulunsa da o kadar yaygın değildi.
Büyük Yedi gerçekten de kaşınıyorlar. Bu sınıflardan birinde oldukça ustalaşan bir kişi karşılarına gelirse en zayıf olan Avcılık sınıfında bile ustalaştığı vakit onlara meydan okuyabilir..."
Ban hala önünde açık duran penceredeki yazıları okurken bir anda duraksayarak kaşlarını çatmıştı.
"Anlıyorum Büyük Yedi gerçekten de riskli bir oyun oynasalar da kendilerini gene de korumaya almışlar.
Kurallara göre bin seviyeyi geçmeden onları görmen bile seni öldürürken, bin seviyeye varırsan sana bir soru soruyorlar. Bu soru karşısında doğru cevapta sana istediğin bir dileği koşulsuz şekilde yerine getirme garantisi verirlerken;
yanlış cevap verirsen tekrar iki seçenek sunuyorlar. Birincisi her şeye sıfırdan iki katı zorluk ile başlamak, bir diğeri ise
karanlık tarafından tüketilmek..."
Ban'ın sözünün  bitmesi ile birlikte Leo olayın ciddiyeti ile kaşlarını çatarak düşünürken;
"Hahahahahahah hahahahahahaha Büyük Yedi gerçekten tam bir aptal. Hahahahahaah kim her şeye sıfırdan başlamak ister ki? Düşünsene. Bir insan bin seviyeyi tam yüz asırda geçerse ikinci şansında tam olarak iki yüz asırda geçmeli hahahaha.
Gerçekten de aptallık olur. Gene de insan bunu seçse de karanlık tarafından yutulmayı seçenlerin tüm gücü onun gücüne güç katacak Nemesis eğlence başlayacağı vakit
muhteşem bir güce sahip olacak hahahahahahahaha..."
"BAAAAAN..."
Ban dakikalarca delirmişcesine kahkaha attığı sıra da Leo'nun kulağının dibinde bağırması ile birlikte kulağını tutarak Leo'ya döndü.
"Kaptan kulağım acıdı ama-..."
"Kes sesini de dinle! Birincisi sınıfımı bilmiyorum. Ikincisi bu Büyük Yedi'nin kuralları ne bilmiyorum. Eğer şu pencereyi nasıl açtığını öğretirsen bakacağım. Üçüncüsü sende kara tahtayı tırmalayan kadın gibi gülersen bağırırım kulağım acıdı lan."
(D.N: ney ney 😂😂😂 lan iyi güldüm..)
Leo'nun konuşmasının bitmesi ile birlikte Ban  hafifçe kıkırdadıktan sonra başını onaylar manada sallayarak sakinleşmek için derin bir nefes aldıktan sonra anlatmaya başladı.
"Bu pencereye durum penceresi deniyor Kaptan. Anladığım kadarı ile Ellinci Seviyeye geldiğin vakit bu pencere ortaya çıkıyor.
Normalde burada sadece bu oyunun kuralları ve ödülleri gibi ufak tefek haberler ve senin seviyen gibi bilgilerin mevcut olur.
Ancak ben eskiden beri bunu biliyordum. Sadece geleceği vakti bilmiyordum. Şimdi geldiğine göre bana özel olan şeylere bakabiliyorum.
Misal senin durumun ve seviyen dahil her şeyine erişim iznim olsa da limitli şeyler hariç hiç
bir şeye müdahale edemiyorum bu, kötü olmuş.
Seni direk bin seviye yapıp onlar ile karşılaştıra bilirdim. Gerçi bir yandan da iyi olmuş. En azından bu şekilde tecrübe edinmiş olacaksın ve bu şekilde savaş esnasında hiç bir sorun-... gelen var!"
Ban bir anda cümlesini yarıda keserek algı alanına giren  kişinin aurası ile kaşlarını çatarken gelen kişiye yoğunlaşmaya başladı.
"Kaptan gelen kişi Flan. Unutma normal davran ve Flan'dan bir  akedemiye girmek için destek al. Flan bu şehirde sözü geçen en güçlü ailenin üyesi. Bana fikrimi sorarsa ben duruma göre bir şeyler uyduracağım. Hadi bakalım nasıl bir oyuncusun?"
Ban konuşmasını bitirmesi ile birlikte kıkırdarken Leo hiç bir şeyin tuhaf olmadığına inandırmak için hızla barakadaki yatağa yatarak gözlerini kapattıp beklemeye başladı.
Dakikalar boyunca barakada sessizlik hakim olurken sonunda duyulan ayak sesleri ile birlikte Flan barakaya geldiği vakit etrafa bakınmaya başladı.
"Nasılsın ihtiyar?"
(D.N: sensin ihtiyar moron. O bir kere bizim tatlı Ban'ımız 😏😏)
Flan'ın alaycı konuşması ile birlikte Ark'ın vücudundaki Ban öfkeli bir şekilde nefes vererek önündeki iş ile uğraşmaya devam ettiğinde, Flan fazla uzatmayarak yatakta yatan Leo'nun yanına ilerledi.
"Huhu Leo, iyi misin?"
Flan'ın konuşması ile birlikte Leo sakladığı aurasını hafifçe salarak gözlerini kırpıştırarak açmaya başladığında yeni uyanmış izlenimi vererek gözlerini ovalamaya başladı.
"Neredeyim... ben?"
Leo 'nun bitkin ve yorgun çıkan sesi ile birlikte Flan elini Leo nun alnına koyduğunda Flan gözlerini kapatarak  beklemeye başladığı vakit:
Leo, Flan ın elindeki enerji dalgalanması ile gözlerini kapatırken enerjisini daha da azaltarak oldukça bitkin bir hale büründürüp beklemeye başladı.
"Enerjin oldukça düşük. Ihtiyar enerji damarlarında bir sorunu mu var?"
Flan'ın konuşması ile birlikte Ark omuz üstünden onlara baktığın da;
"O veledin hiç bir şeyi yok. Sadece yorulmuş. Bir süre sonra kendine gelir. Geldiği gibi de buradan gidin. Beni oyalamanızı istemiyorum!"
Ark'ın konuşması ile birlikte Flan hafifçe kıkırdadıktan sonra elini çekerek Leo ya döndü.
"Tahminen yarın kendine gelir. O zaman görüşürüz. Sabahın ilk ışıkları ile gelirim
"
Flan konuşmasını bitirdikten sonra cevap beklemeden hızla arkasını dönerek barakadan ayrıldıktan sonra şehre doğru ilerlemeye başladı.
"Viuv ucuz yırttık."
Ark'ın vücudu yavaş yavaş kırmızı alevler eşliğin de yanarak yok olurken, Ban kendi vücuduna büründüğü vakit Leo da gözlerini açarak yatakta oturur pozisyon aldığın da, Ban
hızla elini sallayarak ortaya mavi renkli bir taş çıkardıktan sonra taşı Leo ya uzattığın da Leo taşı alarak hızla sıkıştırdığı enerjisini taşa göndermeye başladı.
"Bu enerji taşları gerçekten de güzelmiş. Yaptığın şey kısa süreli olsa da oldukça tehlikeli idi Kaptan.
Suikastçilik sınıfına sahip olmadan ve eğer sahipsen ustalaşmadan önce enerji sıkıştırmayı uygularsan bir balon gibi patlarsın.
O yüzden dikkatli olman lazım. Eğer enerjini sıkıştırdıktan sonra boş bir yere yumruk savurarak enerjini boşaltamayacağın zamanlar enerji taşı olmazsa;
Boom!!!"
Ban'ın uyarısı ile birlikte başını onaylar manada sallayan Leo, derin bir nefes alarak bakışlarını gökyüzüne çevirdi.
"Yıldızlar... gerçekten de güzeller..."
Leo'nun konuşması ile birlikte Ban da kısa bir süreliğine gökyüzünü izledikten sonra bakışlarını gökyüzünden ayırarak sandalyenin yanına ilerledi.
"Uyusak iyi olur. Gece uzun ve yarın sabah Flan gelecek enerjini geri almış gibi görünmen gerekli."
Ban'ın konuşması ile birlikte Leo da bakışlarını uçsuz bucaksız gökyüzünden çevirerek kendini tekrar yatağa bıraktı.
"İyi geceler Ban.."
"Her neyse.."
Leo bir süre daha yattığı yerden gökteki yıldızların sunduğu muhteşem görüntüyü izledikten sonra gözlerini kapatarak kendini uykunun huzurlu kollarına teslim etti.
****
Uzay boşluğunda sürüklenen şaheser görünümlü saraydaki tahtta oturan vücudu karanlık ile kaplı olan kişi başı hafif eğik beklerken
bom boş gökyüzünden düşen altı yıldırımın ardından başını hafifçe kaldırarak karşısındaki altı varlığa baktı.
Varlık diyordu; çünkü hiç birinin sabit bir hali yoktu. Hepsi saf gaz halinde vücutları her saniye dağılırken, tekrardan oluşarak oldukları yerde dururken bu dumanların her biri farklı renkte idi.
Kırmızı, sarı, mavi, yeşil, beyaz ve mor renge sahip olan bu gaz bulutlarına bakan karalık ile kaplı olan varlığın yüzünde oluşan sırıtış vücudunda da beyaz bir gülüş olarak gözükmüştü.
"Hoş geldiniz canım kuzenlerim.."
Vücudu karanlık olan varlığın konuşması ile birlikte -beyaz ve mor bulut hariç- hepsi diğer dört gaz bulutu dalgalandığında  beyaz gaz bulutundan bir kadın sesi yükseldi.
"Oyun oynamaya gelmedik Chernyye!"
"Oh yazık oldukça eğlene bilirdik hahahahahaha.."
Chernyye isimli varlığın konuşması ile birlikte etraf sarsılırken beyaz renkli gaz bulutu yerinden kımıldamadan beklemeye başladı.
"Chernyye... Asırlar önce babalarımıza olan şeyler bizim de başımıza gelebilir. Biliyorsun. Bu yüzden seni bu saraya mühürledik.
Elbet hatalıyız. Bir kardeşimize bunu yapmamalıyız; ancak başka seçeneğimiz yoktu ve sende bize zorluk çıkarmamıştın bu konuda. Teşekkür ederiz!
Ancak yapmaya çalıştığın şeyler belli olmaya başladı. Karanlığın Prensi Ace Legend tekrar hayata dönmek için bir şans bulursa eğer işimiz gerçekten zor olur.
(DN: insaAllah da dönecek Ace Legend...)
Bu bir yana Karanlığın Kralı Nemesis'in de enerjisi çok zor da olsa hissedilmeye başlandı. Eğer yapacağın şey tahmin ettiğimiz gibi bir şey ise;
seni öldürmemiz gerekiyor kardeşim. Lütfen bizi affet ve mutlak dengeyi sağlamamız için izin ver-..."
"HAHAHAHAHAHAHAHA HAHAHAHAHAHAHAHA HAHAHAHAHAHAHAHA...."
Chernyye isimli varlık bir anda delirmişcesine kahkaha atmaya başladığında beyaz renkli gaz bulutunun sözü yarıda kesilmişti.
Chernyye dakikalarca kahkaha attıktan sonra derin nefesler alarak sakinleşmeye başladı.
"Mutlak denge mi? Asırlar önce amcamız Nemesis mutlak dengeyi kendi çapında sağlamaya çalışmıştı. Ailelerimiz onu durduramadı; çünkü bir uyum için de isteseler de savaşamazlardı.
Bu sebeple kaybettiklerinde yaptıkları büyü ile asırlar boyu süren uykumuz bittiğin de içimizde bir miktar dengeyi sağlayan bizler amcamızla savaştık ve kazandık.
Ancak zaman içersinde gerçekleri öğrendim. Amcamın neden savaştığını ve neden böyle şeyler yaptığını.
Amcam siz embesillerin anlayamayacağı kadar büyük bir ilime ve bilgiye sahip idi. Siz aptallar ve aptal ailelerimiz onu engellemek ve her şeyi kontrol etmek istediniz.
Ancak ben size uymayacağım. Size bir soru. Sizce evrenin en büyük yok etme gücüne, evrenin en büyük ikinci yok etme gücü ve evrenin en büyük yaratma gücü katılırsa ne olur?"
Chernyye'nin sorusu ile birlikte altılının gaz formları titrediği vakit beyazlı bir adım daha ilerledi.
"Bu konuda ciddi olamazsın! Nemesis dünyaları yok eder ve onların gücü ile güçlenir. Eğer dünya yaratıcısının gücü onun yanında yer alırsa bu ona sonsuz bir güç sağlar.."
Beyaz gaz bulutunun konuşması ile birlikte karanlık ile kaplı olan varlık başını onaylar manada salladığın da:
"Evrenin mutlak dengesini Karanlığın Kralı sağlayacak Nemesis şu an kilitli olabilir; ancak yakın da Nemesis uyanacak ve mutlak denge için ilerleyecek.
Her şey bittiği vakit savaşın ardından hepinizin cesetlerini evimde süs niyetine sergilemesini isteyeceğim HAHAHAHAHA..."
Chernyye'nin delirmişcesine kahkaha atması ile birlikte Beyaz renkli gaz bulutu:
"SALDIRIN!!!"
Hızla bağırarak ileri atıldığın da diğer gaz bulutları da karanlıkla kaplı varlığın yani Chernyye'nin üzerine atlamıştı.
Atladıkları sıra da bile delirmişcesine kahkahalar atan Chernyye'nin vücudu parçalanarak altı gaz bulutunun da altından dört bir yana dağıldığında:
"Eğer bu şekilde onun karşısına çıkarsam işler hiç eğlenceli olmaz. Sıradan bir insanın vücuduna bürüneceğim ve ona yardımcı olacağım. Karanlığın Prensi ile birlikte
Kara Kral dönecek ve Legendlar tekrar evrene hüküm sürecekler!!!"
Chernyye'nin konuşmasının bitmesi ile birlikte karanlık bir enerji dalgası etrafa yayıldıktan sonra Beyaz gaz bulutu enerjinin merkezine bakarak öfke ile haykırmaya başladı.
"ONU BULUN. EĞER GEÇ KALIRSAK BÜYÜK BİR SORUNUMUZ OLACAK. NE OLURSA OLSUN CHERNYYE Yİ BULUN!!!"
*****
Ormanın derinliklerin de gece olması sebebiyeti ile aydan yansıyan ışıkların ormana düşmesi ile birlikte ormandaki ağaçlardaki yaprakların sıklığı sebebi ile ormanın içindeki göle oldukça loş bir ışık vuruyordu.
Gölün ortasındaki kayada uyuyan dünyalar güzeli yeşil saçlara sahip kız gözlerini açarak gökyüzünün ve okyanusların bile kıs kanacağı mas mavi renge sahip olana gözlerini.
Bir kaç defa kırpıştırdıktan sonra ayağa kalkmak için kollarından destek almıştı.
Yeşil saçlı kız ayağa kalktığı vakit başında hissettiği ağrı ile birlikte elini başına koyduğunda gözlerini kapatarak dişlerini sıkmaya başladı.
"Leo..."
Saniyeler sonra kızın ahenkli sesi ile dudaklarından dökülen isim eşliğinde kız elini indirerek ormanın derinliklerine doğru ilerlemeye başladı.
Vücudunda giyecek tek bir parça elbise olmamasına rağmen ne gecenin buz gibi soğuğu nede uluyan kurtlar ile ormandaki vahşi hayvanlara karşı duyduğu tek bir tepki bile göstermiyordu.
Sadece düz bir çizgi şeklinde ilerlerken kilometrelerce ötedeki şehrin ışıkları sanki şenlik var misali açılmış gibi idi.
Kız bakışlarını bir an bile şehirden ayırmadan sanki ateşe giden bir güve misali şehre ilerlemeye devam etti.