22 Mart 2018 Perşembe

Red Storm (Kitap 1) 5.Bölüm 7.Kısım Tuhaf Genç Adam

{Çevirmen: Votin}
{Düzenleyici:GeceSair}
Yulian şaşkınlıkla geriye takla atmıştı. O kadar hızlıydı ki büyük kılıcını kınından çıkarmayı düşünemedi bile.


Sesin sahibi sonunda kendilerini altın kaplumbağanın ışığının altında açığa çıkardı. Uzun siyah saçı atkuyruğu olarak bağlanmıştı, genç adamın cildi son derece soluktu, Yulian hiç gün ışığı görmemesinden mi yoksa ışığın karanlıkta çok fazla parlamasından dolayı mı böyle göründüğünü düşündü.


Genç adam kılıcı öyle bir çekti ki eğer tekrar etmeden önce ona bakmış olsaydı vücudunu kecebilecekmiş gibi hissederdi.


Bu son uyarınız. Gelmeyin. Eğer gelmek istiyorsanız, sonra gelin.”


Bu Yulian’ı sinirlendirdi. Evet, izinsiz girmişlerdi, ama saygısızca olacak her hangi bir şey yapmamışlardı, ama bu adam üzerlerine kılıç savuruyordu!


Aynı zamanda Haisha da Yulian’ın düşermiş gibi geriye yuvarlanmasını gördüğünden sinirlenip kılıcını çıkartarak genç adamın kılıcına vurdu.


Şılak.


İki kılıçta görünürde çarpışmıştı, ama ses beklenildiği gibi değildi.


Klınk.


Haisha’nın kılıcının ön tarafı temizce kesilip yere düştü. Haisha normalde dikkatli ve tahrik edilemez biriydi, ve bu seviye güce sahip olan birine karşı kazanamayacağını biliyordu, ama kılıcının kesilmiş olmasının aşağılamasına maruz kalmak onu bu şeylerin üzerinde düşündürmeyecek kadar öfkelendirmişti. Ayrıca, kişiliğini bir kenara, bu şekilde bir aşağılamayı kabul edip onun hakkında hiç bir şey yapmaz isen kendini bir çöl savaşçısı olarak adlandıramazsın.


Seni orospu çocuğu!”


Haisha kesilmiş büyük kılıcı onun bedenine doğrultup sağlam olan diğer büyük kılıcını savurdu. Bunu izleyen genç adamın yüzü canice bir havaya girdi.


eğer dinlemezsen, kötü bir insansındır. O yüzden sen kötü bir insansın. Uyarmama bile rağmen, ben takip etmem gereken tüm kuralları takip ettim.”
(not: adam yoda gibi konuşuyor yapacak bir şey yok)


Daha tuttuğu şeyin bile ne olduğunu anlamadan, genç adam yüzündeki canice ifadeye uymayan tuhaf bir aksanla konuşarak Haisha’ya kılıcıyla saldırmaya başladı.

Kılıçlar bir kere çarpışınca Haisha’nın hayatının tehlikede olduğunu görünce, Yulian’ın Haisha’yı hemen kenra itleyerek genç adamın kılıcını engellemeden önce işleri yatıştıracak vakti yoktu.


Ustasından dövüş sanatları öğrenip çöl ejderi kestikten sonra, son zamanlarda, vücudunun içindeki tüm enerjiyi dışarıya vurabiliyordu. Yulian ustasından başka, hiç kimseye kaybedemeyeceğini düşündü, ama genç adamın kılıcı kendi kılıcından daha acımasız ve daha güçlüydü.


Birkaç saniye içerisinde, Yulian hayatının tehlikede olduğunu hissedebiliyordu, ve Haisha da bir yandan yardım etmeye çalıştı, ancak pek yardımı dokunmadı.


Eğer bu şekilde devam etseydiler, Yulian’ın adamın kılıcı tarafından kesilmesinin uzun sürmeyeceği barizdi. Ancak, genç adam Yulian’ı daha fazla zorlamadı ve bu seviyede saldırmaya devam etti. Ancak öldürme arzusunun halen var olduğu görünse de, genç adam Yulian hakkında tuhaf bir şeyler hissetmiş gibi görünüyordu.


Genç adama karşı tüm çabalarını kullanarak savunmuş olan, Yulian ve Hasiha, terin kıyafetlerini ıslattığını hissede biliyorlardı.


Bu yenebileceğim bir düşman değil. Bu bir keresinde ustamın bana gösterdiği “Palhal” seviyesinde. Böylesi bir savaşçı nereden geldi... Bu gün ölecek miyim?’


Genç adamın kılıcı canını tehdit ederken bir çok farklı şeyi düşünmekten kendini alıkoyamadı.


Luff!”


Rakibi tüm gücünü kullanmıyor olsa bile, Yulian onlarca kez yaşamla ölümün kıyısından dönmüştü. Yulian’ın enerjisi tam tükenmek üzereyken, uzakta bir ışığın altında onların üzerine koşmadan önce kuvvetlice seslenmiş bir insanın silüetini görebilimişti.


Işığın altındaki genç adam hemen kılıcını durdurdu ama Yulian ve Haisha’ya dik dik bakmaya devam etti, ikisinin de ona saldırmak gibi bir fikri yoktu.


Güçleri arasında çok büyük fark vardı.


Luff.”


Kahve rengi saçlı dalgalı yeşil bir cüppe giymekte olan ikinci kişi, diğeriyle hemen hemen aynı yaşlarda görünen genç bir erkekti. Diğerinin kolunu kutarken konuşmaya başladı.


Biraz bekleyin.”


Kahve rengi saçlı genç adam öfkeli olanı kendine çekip Yulian’a bir soru sordu.
Bir kişi nasıl burada bulunabilir?  Girişe güç alanı koyduğumdan eminim. Nasıl buradasınız? ”


Kahve rengi saçlı adam buraya nasıl geldiklerini kavrayamamış gibi sordu. Bu pek fazla bir kişinin bilmediği bir zindandı, ve tek girişinde Büyü Kulesinin koca karısıyla beraber koydukları bir güç alanıyla korunuyordu. Düşmanları, kaosun insanlarının, buraya girememesinin sebebi buydu.


Daha önce hiç görmediği kıyafetler giyen insanların karşısında belirmesinde son derece şaşırmasının sebebi buydu.



Yulian bu kişiyle konuşabileceğini hissedince konuşmadan önce onu saygıyla karşıladı.



Benim adım Yulian Provoke, Pareia’nın bir savaşçısı. İleri düzeyde bir büyücünün zindanına izni olmadan girdiğimiz için lütfen özürlerimizi kabul edin. Ancak, çölün kayan kumunun içine düşerek içeri girdik, ve kendimizi burada bulduk. Başka seçeneğimiz yoktu.”


Yulian karşısındaki kişinin gelişmiş bir büyücü olduğunu tastik edebiliyordu. Eğer öyle olmasaydı, etraflarındaki her şeyleri açıklayamazdı.


Yeşil cübbeli adamın bir sözüyle vahşi savaşçı bile kılıcını durdurdu.


Pareia mı? Büyücü mü? Çölün kayan kumu mu? İçeriye düşmek mi? Buraya mı?


......”


Yulian ve Haisha’nın, sorduğu soruların çokluğu karşısında cevap veremezken bir birlerine bakmalarını izleyen, genç adam neler olduğunu farkedip gözleri fal taşı gibi açılmadan önce ikinci bir kez düşündü.

Ah! Şimdi böyle düşününce, kızıl çöl bunun tam tepesinde olmalı. O zaman sizde... Çölde yaşayan insanlarsınız, doğru mu?”

Evet, doğru.”

Kayan kumun ne olduğunu biliyorum. Tehlikeli bir durumla yüz yüzeydiniz. Benim adım Mai, ve büyücüye benzer bir şeyi araştırıyorum. Arkadaşım yüzünden şaşkına uğramış olmalısınız.”

Mai isimli adamın canlandırıcı bir kişiliği vardı, Yulian ve Haisha’dan özür dileyip başını eğmeden önce dostça bir gülümseme gösterdi.

Hayır, özre hiç gerek yok. Başka bir çaremiz olmamasına rağmen, biz hala davetsiz misafirleriz.

Yulian’ın da başını eğip karşılık vermesini dinleyince, Mai tekrar konuşmadan önce elini Luff isimli adama koydu.

Eğer kıtada bile ona karşı kendini savunabilen bir avuç insan varsa, o ne kadar güçlü olabilir?’

Yulian Luff’un kuvvetini kavrayamamıştı, ve Mai devam etmeden önce yalnızca kafa salladı.


O zaman, neresi üzerinden geldiniz? Giriş tamamen mühürlü, kayan kum yoluyla geldiğinizi söylediğinizden dolayı, onun konumu....”

Yulian ve Haisha arkalarını işaret edip yolu gösterdiler, Mai hemen peşlerinden onları takip etti ve Luff denilen adam ise Mai’nin hemen sağında kaldı. Luff gözlerini Yulian ve Haisha’ya diktiği an ikisinin de tüyleri ürperdi ve bedenleri hareket etmeyi bıraktı.

Luff! Onlar kötü insanlar değil.”

Mai de Luff’un bakışlarını hissetmiş olmalı ki Yulian’la konuşmadan önce hemen Luff’u azarladı.


Özür dilerim. Bu arkadaşın akli dengesi başına bir şey geldiği için şu anlık normal değil, karşısına çıkacak herkesin kötü insanlar olduğunu söyledim... Lütfen anlamak için kalplerinizle görün.”

Mai tekrar saygıyla özür dileyince, Yulian ve Haisha Luff’a baktı. Hiçbir açık yada boşa hareket yoktu.

Bu seviyedeki bir ustalık göstermek için ne kadar çalışmalıyım?’

Eğitimi kesinlikle henüz daha tamamlanmamıştı; Yulian henüz ustasının öğrettiklerinin yarısında bile ustalaşmamıştı. Yulian o ustalığa ulaştığında, Luff’la başa baş savaşabileceğini hissetti, bu onun yenilgiyi utançsız bir şekilde kabul etmesini sağladı.

Senin dövüş sanatını, sana kim öğretti? Kıtada buna doğa üstü bir güç denmez. Bu Ki diye bilenen zihinsel bir güçtür.”

Luff,  Yulian’a sorunca, buna şaşırmış olan kişi Yulian değil, Luff’un yanında durmakta olan Mai’ydi.

Luff, hatırlayabiliyor musun?”

Bunu sonra uzunca bir süredir beş yaşındaki bir çocuğun seviyesinden daha üstün konuşamayan arkadaşıydı.

Luff devam etmeden önce Mai’ye bakıp başını hayır anlamında salladı.

Bilmiyorum. Bu kişi tuhaf. Kılıcını ustamın bana öğrettiğiyle aynı şekilde savuruyor. Onu hemen öldürmeme nedenim buydu.”

Luff’un canice bir atmosferle dolu olduğu halde Yulian ve Haisha’yı erkenden öldürmemesinin nedeni bu olmalıydı.